Yüreğimi yakan, "merhaba dostlar" yazımda bile bahsetmeden geçemediğim yirmi beş Mehmetçiğimiz, doğal afet şehidi sayılmış.
.
Haberi duyar duymaz kendimden şüphe ettim; herhalde ben doğal afetin ne olduğunu bilmiyorum diye. Saydım oturup bildiklerimi bir bir. Deprem, sel, heyelan, çığ, don. Yine de açtım baktım internetten ne olur ne olmaz diye. Daha doğrusu unuttuğum bir doğal afet çeşidi var mı diye. Varmış: orman yangını, fırtına, yanardağ patlamaları, yıldırım çarpması ve kuraklık; bunlar maalesef aklıma gelmemiş. Allah hepsinden korusun ama yirmi beş Mehmetçiğimin bu doğal afetlerden hangisinin şehidi oldu anlayamadım bir türlü. Düşünüyorum bulamıyorum.
.
Olayın tek doğal afet yönü Afyonkarahisarlıların 5 Eylül 2012 akşamı Kara kuvvetleri Lojistik Komutanlığı'na ait mühimmat deposundaki patlamadan sonra yaşanan sarsıntıyı deprem sanarak sokaklara dökülmesi olabilir mi? Patlamanın ne kadar büyük olduğunu düşünün bir. Sekiz-on kilometre uzaktan bile hissedilmiş, bizzat Afyonkarahisar'da yaşayanların ağzından yazılanlar bunlar.
.
Üç askeri görevlinin suçları, ihmal sonucu taksirle ölüme sebebiyet vermek. Öyleyse bu olay doğal afet değil. Eğer doğal afetse ve üç askeri görevli sorumluysa bundan, o zaman o şahıslarda doğaüstü yetenekler var sonucu çıkıyor. Şu anda hapiste olan üç askeri görevlide bu özellikler yoksa o zaman da yirmi beş şehidimiz de doğal afet şehidi değil. Sadece düz mantık yürütüyorum. Çünkü doğal afet demek oluşumu doğa olaylarına dayanan, can ve mal kaybına neden olup insanlara zarar veren afet türüdür.
.
Ben anayım. Bu zamana dek bazen gözüm değmiştir ama özellikle oturup bakamam şehitlerin resimlerine, görüntülerine. Oğullarının sadece kemikleri kalmış ve tabutla gömülmek zorunda kalan şehit anasının ağıtlarını bir nebze de olsa anlayabiliyorum. "Oğlum sele mi kapıldı yele mi?" diyen şehit anasının yüreğini düşünün bir. Çatışmada şehit olsa yine yanacaktı yüreği ama bu durumda…
.
Herkes gibi ben de merak ediyorum bu olaydaki doğal afet sonucunu oluşturan unsurları. Yoksa canımı sıkan bir iddiada ki 1936-1937 yıllarında ABD yardımıyla gelen metal yorgunluğu ve yıpranmayla patlayan bombalar mı doğal afet unsuru olan. Bu bombaların yeni nesil patlayıcıların aksine, ateşleme sistemlerini üzerlerinde barındırdığı belirtiliyor. Üç günlük asker cephanelikte görev alırsa isterse en son teknikle üretilen bomba olsa ne olur?
.
Şehit ailelerine ödenecek parayı burada anmak bile istemiyorum. Yalnız Uludere'de ölenlerin ailelerine ödenenlerin dörtte biri bile değil bu miktar.
.
Başbakanımız Azerbaycan gezisi dönüşünde bu konudaki sorulara yanlış anlaşılmanın söz konusu olduğu ve gerekenin yapılacağı cevabını vermiş. Gönüllere su serpen bir cevap olmuş gerçekten. Gerekenin yapılmasını bekliyoruz şimdi. Bizim anlayamadığımız, bilemediğimiz düşünemeyeceğimiz durumlar vardır belki de.
|