"Dün birkaç internet gazetesine baktım. Ara sıra bakarım onlara zaten. Kadının meta olarak kullanıldığı sayfalara dönmüş olarak görüyorum çoğunu. Kolay iş! Koy iki çıplak hatun fotoğrafı; oyala dur meraklılarını. Haberin içeriğini zaten tahmin edebiliyorsunuz. Bilhassa önemli haberlerin altlarına ya da aralarına konulmuşlar. Siyasetle ilgili bir haber okuyacağım örneğin; benim bile gözüm kayıyor. Ucuz yolu seçmek bence bu demek işte. Bir de hiç bu taraflarda bezi olmayanlar var ki; onların sayfasında da kendinizi bir buz kalıbının içerisinde hissediyorsunuz resmen. Zaten çoğu kendi gazetelerinin haberlerini paylaştıkları için internet gazeteciliğine gereken önemi veremiyorlar."
Yukarıdaki paragraf Efece Haber Gazetesi'nin yayın hayatında beşinci senesine girmesiyle ilgili yazdığım yazıdan. Bu yazıdan sonra "ya sanki çamur atmış gibi oldum başka internet gazetelerine Efece Haber Gazetesi'ne olan hislerimi anlatmak için" diye bir an hayıflanmıştım. Sonra da "ama ne yapayım durum ortada" diye teselli etmiştim kendimi.
Bilemezdim ki o bahsettiğim gazetelerin beni iki gündür sinir eden sözde internet gazetesinin yanında pir-i pak olduklarını.
Gazetecilik mesleği, en etik olunacak mesleklerin başında gelir. Basın iki tarafı keskin kılıçtır. Öyle bir terazi olmalıdır ki elinizde miligram şaşmamalıdır. Tabii biz bunları günümüzde maalesef göremiyoruz. Tiraj yükseltmek amacıyla atılan manşetleri hepimiz biliyoruz. Gazetecinin yükü millettir. Onu öyle taşımalıdır ki hiçbir incinme, kırılma dökülme, bozulma olmasın.
Bu kadar hassas bir mesleği bile kendi kötü emelleri için kullanan bizim sözde internet gazetecisine gelince…
Behey gafil! Bula bula basın sektörünü mü buldun dolandırıcılık yapacak? Sen al iki üç kuruşa bir site. İçi yazma aşkıyla tutuşan insanları bul, kullan. Onlara yüksek meblağlar ki öyle böyle değil dört bin liradan başlayıp on yedi binlere kadar çıkan ücretler vereceğiz diye anlaşma öner. Basın kartı vereceğiz diye de ağızlarına bir parmak bal çal. Bu ve diğer sözde sağlanacak olanaklar için başlangıç parası topla. O da yetmiyormuş gibi başka sitelerden izinsiz olarak yazarına sormadan al yazıları koy o internet gazetesi müsvettene. Hatta bazı yazıları da kendin yazmış gibi utanmadan adının altında yayımla. Neden hiçbir fotoğrafın olmadığı da şimdi ortaya çıkıyor. Yüzsüzsün de ondan. Daha telefona kontur alacak paran yok; telefonu çaldırıp kapatıyorsun ki karşıdan seni arasınlar. Bu ne hayasızlıktır! Hangi birini sayayım. Bizim gazetede yazacaksın diye tehdit ettiklerini mi, mahkemelik olduklarını mı?
Benim hayret ettiğim nasıl hala ortalarda gezip; kendine yeni avlar bulmak için dolandığın?
"Basın milletin müşterek sesidir" demiş Atatürk. Tabii sen şimdi bu vecizeden de bir şey anlamamışındır o dolandırıcı kapasiten ile. Ne kadar anlatsam da anlayamazsın zaten. Ben sana kısaca anlatayım. Dinle ne diyorum millete bak; o güzelim vecizeden bir kelimeyi kullanarak;
Ey millet basın! Basın üstüne ki artık böyle tipler türemesin bu camiada.
|