Değerli okurlarım bu kez malum durumları yazmak istedim. Hani o her gencin başına gelen gönül işleri ve sonuçlarından bahsedeceğim.
Aşık olursunuz. Gözünüz hiçbir şey görmez. Soluk nikah masasında alınır. Balayı, cicim ayları geçer gider. Bir de bakarsınız ki karşınızdaki insan sizin gibi yiyip, içen, tuvalete giren biridir. Geğiren, gaz çıkaran biri.
Durun hemen "ne hainsin!" demeyin. Öyle işte. O iki dirhem bir çekirdek giyinip gidilen buluşmalardaki erkek ve kadın değillerdir artık onlar. Aynı evde yaşamanın tüm gerçeklerini görmeye başlarlar. Sabahları afyonu patlamamış suratlar karşılaşır.
Tamam tamam! Vazgeçtim. Her şey iyidir, güzeldir, mükemmeldir. Mutlulukları gittikçe artıyordur. Evliliğin tüm manevi ve maddi yüklerini beraberce sırtlayıp çoluk çocuk sahibi olup seneleri geçirirler.
Mutlu oldunuz mu şimdi değerli okurlarım? Ama durumlar pek öyle değil işte. Evin beyi var ya evin beyi, eli para gördükçe yani palazlandıkça bir hallere girer. Daha önce hayalini kurarak sahip olduğu arabasını beğenmez olur. Değiştirir. Sonra karısına bakar; hani yıllarca onunla birlikte hayatın her çilesini göğüslemiş karısına. Vakti gelmiştir onu da değiştirmenin. Genç, güzel kadınlar varken ömrünü mutfağa adamış o kadınla ne işi olabilir ki.(Tabii şimdi bazı ağızlar "kadın da kendine baksaymış biraz canım. Erkek dediğin işve ister, cilve ister" diyecek) Neredeyse kızı yaşında biriyle evlenir bizimki. Düğün dernek yapılır. Takılar takılır. Kadının üzerine daire alınır. Yine plak başa dönmüş, yine cicim ayları başlamıştır.
Devamında ilk evliliğindeki durumlar olacak sanmayın. Bu kez kuvvetlidir bizim beyefendi. Çünkü parası vardır. Harcar harcar. Mutluluğu satın aldığını sanır. Bir gün fark eder ki hiçbir şeyi kalmamıştır. Eşi, onu hiçler diyarında temelli kalmaya götürmüştür. Kaç senede olur bu bilinmez. Genç ve güzel karısına bağlı bu süreç. Gözünün ne kadar aç olduğuna… Saltanat hızlı veya yavaş ama er geç çöker. Alacağını alan geç ve güzel karısı artık yanında değildir. İlk karısından olan çocukları da bu evlilikten dolayı babalarından yüz çevirmişlerdir. (Tabii şimdi bazı ağızlar "baba babadır ayıp etmişler" diyecek ama çocuklar evlendin bari tüm varlığını kaptırmasın küskünlüğündedirler)
Bizim garip, ilk karısından ayrılmasının pişmanlığıyla oradan oraya savrulur durur parasız pulsuz, evsiz barksız. Aklınıza gelen "son pişmanlık fayda etmez" atasözünü o da biliyordur merak etmeyin.
Düşündüğünüz kadar da hain de değilim değerli okurlarım. Bazen bu genç ve güzel kızların içinden de iyiler çıkıyor ama siz de biliyorsunuz "istisnalar kaideyi bozmaz" sözünü değil mi?
|