İngiltere'nin talebi ile BM güvenlik konseyinden Suriye için bir karar çıkmazsa yapılacak olan operasyonun uluslararası hukuk meşruiyeti olmayacak. Prestij koruma amaçlı olarak ABD tarafından yapılacak olan ihtar niteliğindeki bu operasyon 72 saat sürecek deniyor. Yani kimyasal silah kullanılmasına karşı atılacak hafif bir şamar.
O hafif şamar Suriye için bir felaket olabilir mi acaba? Amerika, İngiltere ve Fransa Esad'ın yönetimde kalmasını istiyor. İsrail'de öyle aslında. Peki, yapılacak olan operasyonla belli noktalar vurulacaksa Esad'ın elindeki kozlar zayıflamayacak mı muhaliflere karşı? Dengeler değişebilir mi? Şu sıralar ailece İran'da olduğu konuşulan Esad oraya boşuna gitmedi herhalde. İran, zaten Suriye'ye yapılacak bir operasyonun sonuçlarının ağır olacağı tehdidini savurmakta gecikmedi.
İsrail ve Rusya olaya karışmak istemiyor görünüyorlar. Bize gelince canciğer kuzu sarmamız Esad'la yollarımız 2011 den beri ayrı. Diktatörlük unvanı ile anıyoruz kendisini. BM denetçileri kimyasal silahın Esad tarafından kullanıldığını onayladı sayılır. Onlar çekilir çekilmez operasyonun başlamasına kesin gözle bakılıyor. Operasyon için Obama'nın kongreden onay alması gerekiyor bu arada ama bize yeni bir tezkere çıkarmak bile zül geliyor.
Amerika füzelerle vuracak. Kara operasyonu olmayacak tabii ki. Esad günlerdir söz konusu edilen operasyon için elinden gelen hazırlığı yapmıştır ve yapıyordur mutlaka. Bugüne kadar Suriye'de yüz bin kişi öldü. Bundan sonra neler olur bilinmez ama Esad'ın bu operasyondan dolayı kızgınlığını Türkiye'den çıkarmayacağı garantisi var mı? Neyimize güveniyoruz? Hani o belli bir alandaki basit füze savunmasına yönelik sistemi olan iki kıçı kırık Patriota mı?
Ceylanpınar'da kaç kişi öldü? Kaç kişi yaralandı? Eğer Esad'ın armut devşirmeyen eli kimyasal silahları Türkiye'ye yöneltirse neler olur? Güvencemiz var mı? Suriye'dekiler insan da Ceylanpınar'dakiler insan değil mi? Olası bir kimyasal saldırıda sadece Ceylanpınar olmayacaktır tabii ki etkilenen. Bunların olacağı hesaplanıp gerekli önlemlerin alınması gerekmez mi? "İnşallah olmaz" deyip oturmak hangi vicdana sığar? İnsanlar bazı işlere kalkarken sonuçlarını da düşünmek durumdalar. Yoksa ölen ölür kalan sağlar bizimdir demeye gelir bu kayıtsızlık.
Benim ülkemde iç savaş yokken insanım ölüyorsa önce benim insanım demek gerekmez mi?
Ceylanpınar'da "ambulans yok mu, doktor yok mu" diye avaz avaz bağıran insanların görüntüleri çok yakın zamana ait. Operasyonu yapanlar çekip gidecek. Onların hiçbirinin Türkiye gibi Suriye ile 877 kilometrelik sınırı olmadığından konuya muhatap olan yine biz olacağız edindiğimiz düşmanla.
Bu arada dün Diyarbakır'da bir kadın boşanmak istediği kocası tarafından öldürüldü. Çünkü kaç kez talep etmesine rağmen koruma verilmemişti kendisine. İki günde bir tekrarlanan olaylar bunlar. SGK ile ilaç firmalarının anlaşmazlığı neticesinde yurt dışından gelemeyen veya gelse de on misline gelen ilaçlar sorunu yüzünden iki kanser hastası çocuk göz göre göre öldü. Kim bilir daha kaç kişi ölecek parası olmadığı için. Benim ülkemde iç savaş yok ne Suriye'deki gibi ne Mısır'daki gibi değiliz ama insanlar sudan sebeplerle ölüyor.
Durum hiçbir yönden iç açıcı değil yani… Ağlamak işe yarar mı bilmem bu saatten sonra…
Sevgi ÜNAL
|