Günlerden 30 Mart 2014, saat 23.45…
O gün saat 16.00 e kadar bir dakika nefes almadan seçim sandığında çalıştım. Oyların tasnifi, cetvellerin doldurulması ve seçim tutanağına ıslak imza atılması sürecini kapsayan yoğun bir 5 saat daha yaşayıp özellikle de son dakikalarda yanımda görevli arkadaşların seviyesiz tartışmalarına müdahil olmak zorunda kaldığımdan ayrıca ilçe seçim kurulunda kabus gibi saatler yaşadığımdan çok yorgun ve sinirli olarak eve döndüm.
Benim gibi yüzlerce kişinin ilçe seçim kurulunda olduğunu biliyordum çünkü kuyruk gözlerimin önündeydi eve girdiğim sırada. Kuyruktakilerin işi gece 02.00ye kadar biterse ne olayım diyordum içimden. Üstelik sırada bütün verilerin bildirileceği yerler ve aşamalar vardı. Ve böyle yüzlerce ilçe seçim kurulu ile doluydu ülkem. Ne olursa olsun görevimi yapmanın huzuru ile yorgun ve sinirli olduğum kadar sevinçliydim.
Tam uzanmış bir oh diyecektim ki televizyonda bir balkon manzarası...
Hem de maaile…
Ana!
Ağzım açık bakıyorum.
Zaten yerel seçim mi genel seçim mi belli olmayan bir hengamenin sonucu bu kadar çabuk alınmış demek ki.
Her kararı kendi alan seçimi de kendi yürüten hükümetin başı, hiç olmazsa bir iki saat bile dayanamamış atmış kendini balkona.
Yine esip gürlüyor. Sevincini bile böyle yaşıyor maalesef.
Bremen mızıkacılarında bir horoz vardır. Alttakilere abanarak üstlere çıkmıştır. En son da kedinin üstüne basarak bunu becermiştir. Yukarıda ya; yol hakkında talimatlar yağdırır. Bütün idare kendinde sanır. Herkesin ona tabii olduğunu zanneder kendisi.
Bugün 5 gün geçti üzerinden seçim sandıklarının. Ülkemin seçim haritasındaki sarılıklar YAVAŞ YAVAŞ renk değiştirmeye başladı. Eğer itirazlar olmasaydı balkon sefası ayarında kalacaktı durum.
Ee, şimdi gel de “erken öten horozun” diye başlayan atasözünü anımsama…
Sevgi ÜNAL
|