Ad san vermeme gerek yok! Hepimiz biliyoruz kimin ne olduğunu. Kimin nasıl seçim öncesi çalışmaları yaptığını. “Aman son 15 gün, aman 1 hafta kaldı. Son 5 gün evleri boş bırakmayalım bacılarım” denildi duruldu.
Böylece yönlendirilip eline iki hediye tutuşturulan kadınlar kapı kapı dolaştılar; başkanımızın selamı ve hediyesi var size diye ki bu kişiler benim kapıma da geldi.
Seçim bitti… Daha bitti mi onu da söylemek zor ya! Bir şekilde makamlara oturuldu. Mazbatayı alan esti gürledi. Şov yaptı. Olmadı öteki parti geçti yerine. Hatta seçimler bazıları Haziran’da yenilenecek ve yenilenecek iller de görünüyor.
Bu arada tabii partisinin kazanması için çalışan kadınlar da görev almaya başladılar.
Gelgelelim o seçim sırasında omuzladığı partisinde seçimden sonra belediye başkan yardımcılığı gibi bir statüye gelmesi bile kendisine uygun görülmedi bazılarının.
Hamileyken sokakta gezmesi uygun olmayan kadının öyle bir görevde ne işi olabilirdi ki? Örf ve adete uyar mıydı hiç? Bir belediye meclis üyeliği neyine yetmiyordu kadın kısmının. Hatta toplantılara gelmesine bile gerek yoktu. Partinin kadınları cumhurbaşkanlığı seçimi için çalışsındı bundan sonra. Onlara o kadar yeterdi. Gerisini partinin erkekleri hallederdi.
Ülkemizde süregelen kadın şiddetine ve bu şiddet sonucu ölümlere son derece duyarsız kalındığını hepimiz biliyoruz. Hele son günlerdeki şiddetin artış şekli endişe verici olmaya başladı. Kadınlar ölüm korkusundan emniyet kapılarında oturur oldular.
Hükümetin politikası yüzünden bakın nasıl bir imaj oluştu.
Devlet , kadınını ko- ru - ya – mı – yor.
Böyle bir imaj bu devirde ne kadar yıpratıcı!
Seçilerek bir yere gelmiş kadınını hakir gören bir anlayışın şiddete uğramış kadın umurunda olur mu?
Hani butonlar olacaktı da kadınlar şiddet görür görmez hemen o butonlara basacaklardı da polis gelecekti falan filan… Bir iki tane dağıtıldı; öylece kaldı. Zaten faydası sınırlıydı; eleştirilecek yönleri çok olan bir fikirdi bu.
Aslında sorun şu anda belediye başkanı olan eski Kadından Sorumlu Aile Bakanı’nın bunları uygulamaya geçirememesi gibi görünse de en büyük yanlış, bakanlığın adının Aile Bakanlığı olarak değiştirilmesi. Yani en baştan kadının adı yok edildi orada.
Yahu kadın olmadıktan sonra aile denen şey olur mu? Atalarımızdan gelen sözü niye takmıyorsun? Hani o “yuvayı dişi kuş yapar” kutsal sözünü.
İstanbul’un Asya yakasında bir belediyede iki kadın, belediye başkan yardımcısı oldu. Bu belediye müdürlerinden 21 inden on üçü kadın. Doğuda ilk kez belediye başkanlığı makamına kadınlar geldi.
Biraz örnek alınsa diyorum bunlardan. “Benim bacımaa” derken gerçekten senin bacın olduğunu idrak etmek lazım.
Tabii o kadınların da onları amaçları için araç edenlere baş kaldırmaları, istifa ederek meydanı boş bırakmamaları gerekiyor. Yoksa öyle yanında konuşan adamın her dediğini emme basma tulumba gibi kafasıyla tasdik eden kadınları mı kendilerine örnek alıyorlar bilmiyorum artık?
Ben bir kadın olarak ister şu partiden ister bu partiden olsun bu durumu şiddetle protesto ediyorum. Böyle zihniyetlere de yazıklar olsun diyeceğim ama biliyorum hiç tınmayacaklar…
Sevgi ÜNAL
|