Boğazımda duruyor hala o yumruk...
Bakırköy Belediyesi Botanik Park'da 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nün önemi üzerine ağaç dikimi yaptı. "Betona hayır!" dedi. Ama kısa süre önce ebediyete uğurladığımız maden şehitlerimizi de aldı yanına bu etkinlikte.
301 tane ağaç... Çınar ve çam.... Daha fidanlar...
Oradaydım... Anlatılmaz duygular içine girdim. Onlar için dikildi o ağaçlar, onlar yattıkça mezarlarında, burada adları büyüyecek, dallanıp Bakırköy semalarına doğru uzayıp gidecek.
Bir iki kürek de ben atayım bir ağacın köküne dedim. Baktım ağacın dibindeki sarı levhaya. ALİ YANAR Kütahya Tavşanlı 13 Mayıs 2014. Evet, gerçekten yandılar onlar. Ali'nin soyadı gibi. Soluksuz kalarak yandılar. Dumanla kavruldular. Hayatları önlem olarak kullanılması gereken araçlardan, yapılacaklardan önemli değildi. Göz göre göre oldu her şey. Umursamadılar her gün kömür karasına bulanan o canları.
Elime aldığım kürek öyle ağır geldi ki... Ama yüreğimle kıyaslanamazdı ağırlığı. Sanki mezarına atıyordum o toprakları Ali'nin. Düşündüm: bizler burada bu duygular içindeysek eğer, ya Somalılar... Ya o şehitlerin aileleri... Anaları, babaları, çocukları, eşleri, kardeşleri... O mezarlıkta yaşananlar, hissedilenler...
Hiçbir kalıba sığdıramadım düşündüklerimi. Ağaçlara baktım... Say say bitmez.... Gerçekten o kadar çok çınar, çam vardı ki... Her birini bir insan olarak düşünmek ne kadar zor geldi bilseniz.
O ağaçlar o 301 canın ismiyle yaşayacak. Sonsuza kadar. Çok geç de olsa çıkacak kanunlarla onlar madenci arkadaşlarının gönüllü neferleri oldular. O nedenle rahat uyuyabilirler. Onlar rahat uyurken birazcık vicdanı olanlar nasıl başlarını yastığa koyuyorlar onu da anlamak mümkün değil.
Sevgi ÜNAL
|