Dünyada genç yaşta profesör unvanını alan, , DNA sarmalının açıklamasını en sağlam şekilde açıklayan, katıldığı tüm konferanslarda iyi derecede İngilizce bilmesine rağmen sunumunu Türkçe yapıp Türklüğünden taviz vermeyen, bilim dünyasında ismi tüm dünyada şöhretle anılan ama maalesef ki ülkemizde değeri yeterince bilinmeyen, "Türk Einstein"ı olarak adlandırılan kuramsal kimyacı ve moleküler biyolog Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu'nu kaybettik.
Işıklar içinde yatsın..
Ünlü sanatçı Esin Afşar’ın ağabeyidir.
Oktay Sinanoğlu sadece Türkiye için değil dünya için de büyük kayıptır.
Kimdir bu dev beyinli adam?
Babasının (Nüzhet Haşim Sinanoğlu) Türkiye Başkonsolosluğunda görev yapmakta olduğu (İtalya) Bari'de doğdu.
1939 yılında İtalya'da II. Dünya Savaşı'nın başlamasının ardından ailesiyle Türkiye'ye döndü
Oktay Sinanoğlu, sonradan TED Koleji olan Ankara Yenişehir Lisesi'ne burslu öğrenci olarak girdi ve 1953 yılında bu okulu birincilikle bitirdi.
Okulun bursuyla Kimya Mühendisliği okumak üzere ABD'ye gitti. 1956'da ABD Kaliforniya Üniversitesi Berkeley Kimya Mühendisliği'ni birincilikle bitirdi.
1957'de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nü sekiz ayda bitirerek yüksek kimya mühendisi oldu. "Alfred Sloan" ödülünü aldı.
1959'da Kaliforniya Üniversitesi Berkeley'de kuramsal kimya doktorasını tamamladı. 1960'ta Yale Üniversitesi'nde öğretim üyesi (asistan profesör) oldu.
1960-1961 yıllarında atom ve moleküllerin çok-elektronlu kuramı ile "Doçent" oldu.
1963'te 60 yıldır çözülemeyen bir matematik kuramını bilim dünyasına kazandırarak 28 yaşında "tam profesör" unvanını aldı.
1980'li yıllarda çalışmalarını kimya biliminin basit bir şekilde öğretilmesine yönelik bir kuramsal çerçeve üzerinde yoğunlaştırdı. Ancak 1988'de yayımlanan çalışmaları akademik dünyada ilgi görmedi. 1993'te Yale Üniversitesi'ndeki profesörlük görevlerinden erken sayılabilecek bir yaşta emekliye ayrıldı. Aynı yıl Türkiye'ye dönerek Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü'nde profesörlüğe atandı. 2002 yılında bu görevden de emekliye ayrıldı.
Türkiye'de bulunduğu dönemde çalışmalarını daha çok Türk ulusal kimliği ve Türk diliyle ilgili milliyetçi görüşlerini yaymaya adadı. Eğitim dilinin resmi dil olması gerektiğini ve yabancı dilin takviyeli olarak öğretilmesinin gerektiğini savunmaktadır. Matematiksel yapısından dolayı Türkçe'nin en iyi bilim dili olduğunu söylemektedi
Başlıca eserleri şunlardır.
Göçmen Hamamı,2050'ye 5 Kala Dünyanın 105 Yıllık Tarihi,İlerisi için, Türkçe Giderse Türkiye Gider, Bye Bye Türkçe / Bir Nev-York Rüyası, Büyük Uyanış Hedef Türkiye,Ne Yapmalı / Yeniden Diriliş ve Kurtuluş İçin Yeni Bilim Ufukları 1,Yeni Bilim Ufuklari 2 ,Yeni bir matematik kuramı ve onunla bazı fizik kimya ilkelerinin bulunması, Yeni Bilim Ufukları 3, Hayatın Örgüsü Elli Yıllık Biyolojinin Temellerini Sarsan Sorular, Açıklamalı Fizik, Kimya, Matematik Ana Terimleri Sözlüğü Oktay Sinanoğlu ülkesini ve yurdunu gerçekten seviyordu.
Bu sözler ona aittir:
“Hicbir zaman Amerikan vatandaşı olmayı düşünmedim. Aklımdan dahi geçmedi. Ben atalarımdan beri Türk kimliğimle varım. Ne yaptıysam o sayede yaptım. Ona buna yaranayım diye değil. Otuz yılda bak milleti ne hale soktular. Şimdi de “açlıkla” terbiye ediyorlar.
Ayarlı basının köşe yazarlarından biri geçenlerde Avrupa Birliğine girmenin yararlarından diye “O zaman bu ay yıldızlı pasaport ile Avrupa kapılarına gitmenin utancından kurtulacağım” diyor. Tanrı, bu millete acısın..."
Oktay Sinanoğlu 1993’den beri Türkiye’de yaşıyordu.
Hangi parti ona adaylık teklif etti?
Oktay Sinanoğlu’nun TBMM’de bulunması Türkiye’ye büyük prestij sağlamaz mıydı?
Hakan Şükür’ü tercih ettiler…. Bu komediye ancak ağlanır…
|