Çanakkale, bugün üzerinde yaşadığımız toprakları kazandığımız savaşın yapıldığı yerdir.
Orada verilen mücadeleyi Çanakkale Boğazından geçişle sınırlamak tarih bilmemenin ötesinde kapkara bir cehalettir.
Çanakkale geçilseydi, Kurtuluş Savaşı yapılamazdı.
Lozan olmaz, Cumhuriyet kurulamazdı.
Orada yapılan sıradan bir savaş da değildir.
Olağanüstü savunma zaferinin yanı sıra bir ulusun geleceği şekillenmiş, büyük bir askeri deha kendisini kanıtlamıştır .
Mustafa Kemal'i Atatürk'e götüren yolların taşları bu savaşta dizilmiştir.
Bu kadar önemli olayı, her yıl o savaşta yenilenler bizlerden daha coşkulu anıyorlar.
Binlerce kilometre uzaklardan gelerek, o topraklarda yazılan tarihin önünde eğiliyorlar.
Biz ise daha Çanakkale savaşlarında verdiğimiz şehit sayısını bilmiyoruz. 250 bin diyenler var, 200 bin diyenler var, gazetenin biri 150 bin olduğunu yazmıştı.
Geçen yıllarda SABAH Gazetesinde Emre AKÖZ’ün şehit sayısı ile ilgili bir yazısı yayınlamıştı.
Yerli ve yabancı kaynaklar bu savaşlarda toplam kaybımızın 85 ile 100 bin arasında olduğunu yazıyorlar.
Emre Aköz bu rakamları verirken aynı gazetenin bir başka sayfasında 250 bin şehitten söz ediliyordu.
Yetkililerden ise 2006 yılından beri ses çıkmadı.
Genelkurmay elindeki kayıtlara göre bir açıklama yaparak bu rakam kargaşasına son vermeli ama bunu yapmıyor.
Çanakkale'de 250 bin değil de 100 bin kişinin şehit olması, o destanın değerini azaltmaz.
Tarihimizin sağlam zeminler üzerinde gerçeklere dayalı olmasını sağlar.
Yurt dışındaki toplantılarda ciddiye alınırız.
Çünkü onlar bu savaşlardaki kayıplarımızı bizden iyi biliyorlar.
Marmara depremindeki ölü sayısını azaltıyor, Çanakkale'dekileri çoğaltıyoruz.
Gerçekleri sadece kendimizin bildiğini sanıyoruz.
Yaşadığı çağın farkında olmayan toplumlar, bundan yarar sağlayamazlar.
Sonunda tarih doğruyu bulur ve yazar.
Birinci Viyana kuşatmasındaki başarısızlık, İstanbul'a büyük bir zafer olarak yansıtılmış
fakat çeyrek yüzyıl içinde öyle olmadığı öğrenilmişti.
Günümüz bilgi çağı toplumlarında doğruları saklama ve saptırma yapılamıyor.
Artık herkes her şeyi bir yolunu bularak öğrenebiliyor.
Çanakkale savaşlarındaki şehitlerimizin sayısı kaynak gösterilerek resmi yollardan
açıklanmalı ve bu büyük destanın üzerinde hiçbir gölge kalmamalıdır.
İnsanlarımızın tarihlerini yabancılara karşı doğru biçimde savunacak biçimde bilme hakları vardır.
Genel Kurmay Harp Tarihi bölümünde yeterli belgeler bulunmaktadır.
Umarım bu yıl Çanakkale savaşlarındaki şehitlerimizin gerçeğe en yakın sayısını
açıklarlar ve yıllardır süren rakam karmaşası da sona erer.
Napolyon, “tarih onaylanmış masaldır” demiştir.
“Resmi tarih” bir hastalıktır. Her ülkede görülmüştür.
İletişimin bugünkü düzeyde olmadığı dönemlerde resmi tarihler uzun ömürlüydüler.
Artık resmi tarihlerin, tarihin çöplüğüne atılarak yeni kuşaklara doğruları öğretme zamanı gelmiştir.
Milletin tarihini doğru öğrenmesi kimseye zarar vermez.
Devletin tarihi saptırması da kimseye yarar sağlamaz.
Bu yıl Çanakkale şehitlerimizi yine anacağız.
Sayısını doğruya yakın bilerek ansak daha anlamlı olmaz mı ?
|