İstanbul Sözleşmesinden Recep Tayyip Erdoğan’ın canı öyle istediği için ayrılmış bulunuyoruz.
Aslında sağcılıkla ilgisi bulunmayan sağ kesimin çoğunluğu bu ayrılığı yürekten alkışlıyor.
Bunları duyan da başka bir iktidar zamanında bu sözleşmenin imzalandığını sanabilir.
Yerseniz üzerine bir bardak da su için.
19 yıllık AKP iktidar sürecinde sayısı unutulmuş konuların yanı sıra İstanbul Sözleşmesi konusunda da halk kandırıldı.
Şimdi bakalım bu sözleşmeyi kim onaylamış da katılmışız:
Sözleşmenin taslağı, 7 Nisan 2011'de Strazburg'da Avrupa Konseyi Bakan Yardımcıları'nın . toplantısında kabul edildi.
Sözleşme, İstanbul'da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 11 Mayıs 2011 tarihindeki 121. toplantısında imzaya açıldı.
11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açılmış olması nedeniyle kısaca "İstanbul Sözleşmesi" olarak bilinmektedir ve 1 Ağustos 2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye, 11 Mayıs 2011'de Sözleşmeyi ilk imzalayan ve 24 Kasım 2011'de parlamentosunda onaylayan ilk ülke oldu.
Temmuz 2020 itibarıyla 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanmış, imzacı ülkelerin 34'ünde onaylanmıştır.
20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı sonucunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sözleşmenin feshedilmesine karar verildi.
İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesi uyarınca taraflardan herhangi biri bu sözleşmeyi feshedebilir.
Sözleşmenin feshi, konuya ilişkin bildirimin Avrupa Konseyi Genel Sekreterliği'ne ulaştırıldığı tarihten itibaren üç aylık sürenin bitimini izleyen ayın birinci gününde yürürlüğe girecektir.
Okuduğunuz gibi baştan sona tutarsızlık.
Erdoğan bu sözleşmeden çekilebilir.
Şimdi CHP büyük olasılıkla Anayasa Mahkemesine baş vuracak ve bu mahkeme de Erdoğan’ın eyleminin doğruluğunu onaylayacaktır.
Çünkü teknik olarak yapılan doğrudur.
AKP’nin en büyük destekçisi olan CHP Erdoğan ve AKP ‘nin bir kez daha aklanmasını sağlayacaktır.
Ortada çok önemli bir iki yüzlülük vardır.
CHP Kadın Kollarının ve Türkiye’deki kadın derneklerinin savsaklaması ve boş vermişliği vardır.
Batı ülkelerinde Sivil Toplum Kuruluşları çok ciddi ve güçlüdürler.
Türkiye’deki STK’lar oyun hamuruna benzerler.
En büyük özellikleri de kendi alanları dışında her işe burunlarını sokmalarıdır.
Barolar avukatların, Tabipler Odası doktorların, Şoförler Odası şoförlerin, Kadın Dernekleri kadınların sorunlarıyla ilgilenmezler.
2011’den bu yana İstanbul Sözleşmesi kadınlara anlatılsaydı şimdi yer yerinden oynamıştı.
Belli bir ahlaksız takımı İstanbul Sözleşmesini LGBT ile özdeşleştirdiler.
Türkiye’nin yarısı konuyu böyle algıladı.
Medya kuruluşları içinde ahlaki değerlerden kopup tetikçiliğe soyunanlar da bu yangını körüklediler.
Erdoğan’ın İstanbul Sözleşmesinden çekilmesinden sonra konuşulan ve yazılanlara baktım.
Erdoğan’ı aklamak isteyenler işin hukuki boyutunu tartışıyor ki Erdoğan Anayasa Mahkemesi tarafından aklansın.
Kadın dernekleri yok hükmündeler.
Onca çok bilmiş arasında Erdoğan’dan hesap soran çıkmadı
“Bu sözleşmeyi en hızlı biçimde sen imzaladın .10 yılda ne oldu da şimdi geri çekiliyorsun, diyeni ,duyan var mı?
Çeşitlilik olsun diye ben soruyorum:
11 Mayıs 2011 de bu sözleşmeyi 45 ülke arasında ilk olarak siz imzaladınız.
24 Mart 2021 vahiy mi geldi de sözleşmeden çekildiniz?
Bir sorum daha var:
Siz ve Devlet Bahçeli Türk halkı ile dalga geçmekten mutlu mu oluyorsunuz?
Unutmuş olabileceğinizi düşündüğüm için yazıyorum.
Yeryüzünde ölümsüz insan yoktur.
Kendinizi düşünmüyor olabilirsiniz ama geri kalanlarınızı düşünün lütfen.
Bu sonuncusu bir büyük nasihatıdır.
|