Söze bir dua ile başlamak istiyorum;
’’Tanrım bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme gücü ver. Değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmemi sağla. İkisini ayırt edebilmem için de akıl ver.’’
Günlerden bir gün...
Kurbağaların yarışı varmış. Hedef çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış.
Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmışlar.
Ve yarış başlamış.
İzleyiciler arasında hiçbiri yarışmacıların kulenin tepsine çıkabileceğine inanmıyormuş.
Sadece şu sesler duyulabiliyormuş: "Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar."
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmışlar.
İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş.
Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin en tepesine çıkmayı başarmış.
Diğerleri hayret içinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler.
Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş "bu işi nasıl başardın" diye. O anda farkına varmışlar ki.... Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!... Olumsuz düşünen insanları duymayın.... Onlar kalbinizdeki ümitleri çalarlar!
*
Tanrı’ya sitem olur mu?
Yobaz takımına sorarsak, böyle bir şeyi düşünmek bile insanı cehenneme götürür.
Kendileri cehennem ehli olduklarından elbette bir bildikleri vardır.
Bunlar Mehmet Akif Ersoy’u sevmezler ama bunu da pek açıklamazlar.
Çünkü o gerçek bir Müslüman ve iman sahibidir.
28 Mart 1913’de yazdığı şiirde bakın Tanrı’ya nasıl sitem etmiş:
“Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?
Mahşerde mi biçarelerin, yoksa felâhı!
Nur istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
’Yandık! ’diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Mazlumu nedir ezmede, ezdirmede mana?
Zalimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ
Cani geziyor dipdiri... Can vermede masum
Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?
Madem ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...
Yaksaydın a mel’unları... Tuttun bizi yaktın.”
………..
İslâm'ı elinden tutacak, kaldıracak yok...
Nâ-hak yere feryâd ediyor: Âcize hak yok!
Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!
---
100 yıldan fazla geçmiş şiirin üzerinden .
Geldiğimiz yerde Mehmet Akif’in kemiklerini sızlatıyoruz.
*
Hayat karmaşık değildir. Onu içinden çıkılmaz hale getiren insanlardır.
Yanlış davranışlara kapılarak kendimiz ile birlikte hayvanların hayatlarını da
işkenceye çeviriyoruz.
Biraz uzaklara gidelim ve William Shakespeare neler söyleşmiş göz atalım
— Yazmadan önce düşünün,
— Harcamadan önce kazanın,
— Dua etmeden önce bağışlayın,
— İncitmeden önce hissedin,
— Nefret etmeden önce sevin,
— Vazgeçmeden önce çabalayın,
— Ölmeden önce yaşayın.
Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.
|