Toplum olarak çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimizi bilmiyoruz.
Devlet de bu konuda duyarsız hatta böyle bir işten habersiz.
O zaman biz ne yapalım?
Gelin çocuklarımızın geleceğini mahvedelim…
Ne kadar ürkütücü bir başlık değil mi? Söylemesi yerindeyse yemeyip, yedirdiğin. İçmeyip, içirdiğin. Yavrunuzun geleceğini, istikbalini kendi ellerinizle mahvetmeyi öneriyorum.
Şu an hakkımda neler düşündüğünüzü, hatta ve hatta acımasız dualar ettiğinizi de tahmin ediyorum. Hakkımda ne düşünürseniz düşünün hiç önemli değil.
Fakat bu yazımı sonuna kadar okuyun, ondan sonra istediğinizi düşünmekte serbestsiniz…
Çocuğunuz doğduğu andan itibaren onu anne sütünü ihmal ederek, reklamı en bol ama özellikle Avrupa markalı mamalarla beslemeye başlıyorsunuz.
Daha sonraları dedeler, nineler, anne, babaların da desteği ile çikolata ve tatlılarla el bebek,
Derken okul yılları. 300 metre uzaklıktaki okula, servis ile göndermeler başlıyor. Tabi servis ile gidecek. Ne yani, yürüyerek mi gitsin?
Bunun yağmuru var, çamuru var, kışı var, soğuğu var. Hasta mı olsun yavrum? diyorsunuz. Tabi ki haklısınız. Sabah kapıdan alan servis, okul dönüşü yine kapınıza kadar getiriyor yavrucuğunuzu acıkmıştır. Hemen en çok sevdiği patates kızartması ile bol mayonez ketçaplı hamburgerini (marketlerde hazır hamburger satılıyor) yedirin kuzucuğunuza. Sonra odasına girsin dinlensin. Siz de yarınki derslerini yapın. Nasıl olsa öğretmeni anlamaz. Üçüncü sınıfta öğretmeninin verdiği el işini anne ve baba olarak beraber yapın. Yavrunuz da TV izlesin, atari oynasın.
Arkadaşlarını da siz seçin. Özellikle hali vakti yerinde olan olsun ki annesiyle arkadaş olun. Çay ve kahve partileri verin bir gurup kurun. TV dizileri izleyip bol bol lak lak yapın.
Veya bütün günü kitap okumakla geçen kalın gözlüklü olsun arkadaşı. Hem bir arkadaşı olsun yeter. Neymiş öyle beş, altı tane. Fazlasına gerek yok. Zaman su gibi akıp geçiyor değil mi?
Orta okuldan sonra lise yılları. O kalın gözlüklü arkadaşı ile arkadaşlığı devam ediyor mu? Yoksa babasının ataması çıktı da İstanbul dışına mı taşındılar? inşallah taşınmamış ve arkadaşlığı devam ediyordur. E okulların kapanmasına da az kaldı.
Bu yaz tatilinde nereye gidiyorsunuz? Yavrucak eğitim sistemimizin zorluğundan kafası allak bullak olmuştur.
Kolay mı? Şu an lisede okuyan yavrucuklarımızın tamamı Tanrım nazardan korusun, profesör gibi. Kimya, fizik, matematik de hepsi dünya çapında bir numara.
O tatili hak etmeyecek de kim edecek?
Tebrikler. Evet bir anne ve baba olarak sizi tebrik ederim. Fakat benim tebrik etmem yetersiz. Bunu tatilde tanışmış olduğunuz kişilere de göğsünüzü gere gere anlatmanız gerekli değil mi?
Benim yavrum bir tanedir ablası.Sokak nedir bilmez. Bir gün olsun dizimin dibinden ayrılmamıştır.
Hep okul, ev-ev, okul.
Bir gün olsun bana çamurlu kirli pantolon yıkatmamıştır. Mahalledeki çocuklarla oynayıp arkadaşlık kurmamıştır. Kavga nedir bilmez. Gerçi biraz kilolu, içine kapanık, duygusal ama, babası doktora ve diyetisyene götürüyor.
İnşallah sağlıklı ve tığ gibi delikanlı olacak.
Kız gibidir benim oğlum ablası. Kız…
Haberiniz olmadan, ailenize yeni katılan oğlunuzun kız arkadaşı (b....i) hayırlı OLSUN.
Bir de okula servisle gitmeyenlerin çantalarını taşıyan anneler babalar var.
Bunu yazmazsam bütünlük tamamlanmaz.
Bunların çoğu benim saptamam değil.
Eyüp Lisesinden okuldaşım Osman Köşger’e ait ama tümüne imzamı atarım.
|