10 Kasım 1938’de tatile giren Büyük Türk Devrimi tatile girmekle kalmamış hemen ertesi gün KARŞI DEVRİM çarkları dönmeye başlamıştır.
Yakın tarihimiz “resmi tarih” kapsamına alındığından gerçekler halktan gizlenmiştir.
Okuma ve araştırma geleneği bulunmayan halkımız da her söylenene ve yazılana inanarak
hainlerin işlerini kolaylaştırmıştır.
Bilindiği gibi hainler ikiye ayrılır.
1- Bilinçsizlikleri nedeniyle ihanet edenler
2- Gönüllü hainler
Türkiye gönüllü hainlerden çektiğini düşmanlarında çekmemiştir..
Türk tarımına ihanet gönüllü hainliğin en net örneğidir.
Amerika’nın Türk tarımını bitirme projesi, 12 Kasım 1956 tarihli anlaşma ve bu anlaşmaya ek 25 Ocak 1957 tarihli anlaşma dışında, 20 Ocak 1958 tarihli anlaşmayla devam etmiştir.
DP Hükümeti’nin Türkiye adına ABD Hükümeti ile 20 Ocak 1958 tarihinde imzaladığı “Tarım Ürünleri Anlaşması”nın belli başlı maddeleri şunlardır:
Bu anlaşmaya göre Amerika Türkiye’ye şu ürünleri satacaktır: Buğday, yem, soya fasulyesi veya pamuk yağı, tereyağı, yağlı süttozu, peynir, yağsız süttozu…Türkiye bu ürünler için taşıma masrafları da dahil 46.8 milyon dolar ödeyecektir.
Aynı anlaşmanın 2. maddesinin 1 (b) kısmında Türkiye 7 milyon doları Türkiye’deki iş hayatının geliştirilmesi amacıyla Türkiye’deki Amerikan firmaları ile bunların ajansları, teşekkülleri veya şubelerine, Amerikan zirai maddelerinin kullanılması ve tevziine yardım etmek amacıyla Amerikan firmalarıyla Türk firmalarına verilecektir.
Anlaşmanın 104 (e) bölümünün son paragrafına göre Amerika’dan alınacak mallardan Türkiye’nin borçlanarak alacağı veya Türkiye’de bu krediden yararlanacak Amerikan yerli ve yabancı firmalarının ihracata yönelmelerine olanak yoktur. Haydar Tuçkanat’ın değerlendirmesiyle: “Amerika’nın mutad pazarlarına zarar vermeksizin Türkiye’deki Amerikan tarım fazlası ürünlerine olan ihtiyacı ve istekleri artıracak yatırımlara yönelmektir. Türkiye’de hiç pazarı olmayan ve Türk halkı tarafından kullanılmayan soya yağı ve o gün Türkiye’de üretilen ayçiçeği yağı, pamuk ve zeytin yağlarıyla kolayca rekabet edebilmekte, süt tozu okullarda çocuklara zorla içirilerek alıştırılmakta, soya fasulyesi ekimi ise kasten baltalanmaktadır.”
20 Ocak 1958 tarihli anlaşma’nın sonunda aynı tarihli ve 1755 sayılı Amerikan Hükümeti’nin bir notası yayımlanmıştır.
Amerika’nın Ankara Büyükelçisi Fletcher Warren’den Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu’ya gönderilen nota ABD’nin Türk tarımını bitirme projesinin en somut adımlarından biri olması bakımından çok dikkat çekicidir.
İki maddelik bu Amerika notasında, Amerika Türkiye’den şu isteklerde bulunmuştur:
"a) 1957 mahsulünden yumuşak buğday veya 1 Ağustos 1958 tarihine kadar diğer herhangi bir yumuşak buğdayı ihraç etmekten kaçınmayı,
b) 1957 mahsulünden veya 1 Ağustos 1958 tarihine kadar sert buğday ihracatını asgari bir seviyede tutmayı ve bu devre zarfında vuku bulacak her sert buğday ihracatını Türkiye’nin kendi kaynaklarından finanse edilecek muadil miktardaki buğday mübaayatı ile telafi etmeyi taahhüt etmektedir.
Ekselansınızın Hükümetinin, yukarıda izah edilen anlayışla mutabık bulunduğunu bildirdiğiniz taktirde müteşekkir kalacağım.
En seçkin saygılarımın kabulünü rica ederim Ekselans...”
Amerika Büyük Elçisi Fletcher Warren’in bu notasına Türkiye Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 20 Ocak 1958 tarihinde şu yanıtı vermiştir:
“ (…) İşbu anlaşmayı (20 Ocak 1958 tarihli anlaşma) imza etmekle Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti:
a) 1957 mahsulünden yumuşak buğday veya 1 Ağustos 1958 tarihine kadar herhangi bir yumuşak buğdayı ihraç etmekten kaçınmayı ve
b) 1957 mahsulünden veya 1 Ağustos 1958 tarihine kadar sert sert buğday ihracatını asgari bir seviyede tutmayı ve bu devre zarfında vuku bulacak her sert buğday ihracatını Türkiye’nin kendi kaynaklarından finanse edilecek muadil miktardaki buğday mübaayatı ile telafi eylemeyi taahhüt etmektedir.
Ekselansınızın, Hükümetimin yukarıda izah edilen anlayışla mutabık bulunduğunu bildirdiğiniz taktirde müteşekkir kalacağım.
En derin saygılarımın kabulünü rica ederim ekselans…”
Türkiye’yi Küçük Amerika yapma sloganı ile yola çıkanlar bugünkü üretimden tümüyle koparılarak dışarıya tam bağımlı hale getirilen Türkiye’nin alt yapısını hazırlamışlardır.
İstiklal Savaşı yaparak bağımsızlığını kazanan bir ülkede bu kadar çok gönüllü hain çıkması düşündürücüdür.
Türkiye’yi bu açmazdan ve yuvarlanmak üzere olduğu uçurumdan kurtaracak bir iktidar ortaya çıkmazsa, 21.yüzyılın sonunu görmek ülkemiz için hayaldir.
|