Atatürk’ün , Cumhuriyet Halk Partisinin 15-20 Ekim1927 tarihleri arasında Ankara’da toplanan İkinci Kurultay’ında 36 saat 30 dakika devam eden altı günde söylediği NUTUK Türk devrim tarihi için birinci elden önemli bir kaynaktır.
Atatürk ile birlikte Kurtuluş Savaşı’na katılan diğer komutanların çoğu NUTUK içeriğini tamamlayıcı kitaplar yazmak yerine bencillik yolunu seçmişler ve kendilerini öne çıkarmaya yönelik anılar yazmışlardır.
NUTUK anıtsal bir yapıdır.
Her anıtın bir ayaklığı, tabanı “ kaidesi” vardır.
Osmanlı bulunmaması gereken bir savaştan yenilgiyle çıktığında çok güçlü bir iradenin seçeneği ile yoluna devam etmiş “ ya istiklal ya ölüm” parolasıyla yok olmaktan kurtulmuştur.
NUTUK’un tabanı yüz yıllardır savsaklanmış Anadolu halkıdır.
Savaştan savaşa anımsanan, seçtiği mezhebe bile karışılan, her isteği isyan sayılan Anadolu halkı yani gerçek Türk ulusu, Kurtuluş Savaşı ile isyanın ne olduğunu dünyaya göstermiştir.
NUTUK ‘un girişinde bir durum saptaması yapılmıştır.
“1919 yılı Mayıs’ının 19. Günü Samsuna Çıktım.
Genel durum ve görünüm : Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu ittifak, Dünya Savaşı’nda yenilmiş,Osmanlı Ordusu her yanda zedelenmiş, ağır koşulları bulunan bir ateş kes anlaşması imzalanmış.
Dünya Savaşı’nın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve yoksul durumda.
Ulusu ve ülkeyi dünya savaşına sokanlar, kendi yaşamlarının derdine düşerek,ülkeden kaçmışlar.
Saltanat ve Hilafet makamında bulunan Vahdettin soysuzlaşmış, kendini ve yalnızca tahtını güvenceye alabileceği alçakça önlemler araştırmakta.
Damat Ferit Paşa’nın başkanlığındaki hükümet zavallı,beceriksiz, onursuz ve korkak;
yalnızca padişahın buyruğuna bağlı ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecek herhangi bir durumu benimsemeye hazır.
Ordunun elinden silahı ve cephanesi alınmış ve alınmakta”
Bunlar ve daha sonrakiler birer siyasi değerlendirme ve çözümlerini içermektedir.
Kurtuluş Savaşı çok zor koşullar içinde yapılmıştır.
Bu savaşın sadece Yunan’a karşı yapıldığını sanmak ise korkunç bir aymazlıktır.
Merhum dostum Uğur Mumcu bunu çok güzel anlatır.
Uğur Mumcu, Kürt - İslam Ayaklanması 1919-1925 arası isyanları çok güzel özetlemiştir
“Hem İngiliz'in desteklediği Kürde hem yobaza karşı hem Yunan'a karşı verildi bu savaş
Yok öyle sadece Yunan deyip geçmek
Tarihimiz iyi bilmek zorundayız
Kurtuluş Savaşında yobazın bizi nasıl kırdığını da iyi bilmek zorundayız
Dolandılar düşmandan önce boğazımıza”
NUTUK’ta da kimlerle, nasıl ve hangi zorluklar içinde savaşıldığı çok açık anlatılmıştır.
Günümüzde bazı çevreler Cumhuriyet’i seçkinlerin ilan ettiğini öne sürerler.
Toplumu Atatürk’le aldatmanın en çirkin yollarından biri de budur.
Eğer bu toplum Mustafa Kemal’in Selanikli bir yetim olduğunu bilmiyorsa ivedilikle öğrenmelidir.
Gerçek seçkinler Kurtuluş Savaşı bitince ülkemizi işgal edenler sığınarak ülkeden kaçarken, Türklüğü ile övünen bir yetim çağdaş ve modern Türkiye Cumhuriyeti ile dünyanın karşısına dikilerek saygın bir devlet yapılandırmıştır.
Yunan Anadolu’yu işgal ettiğinde onun yanında yer alan soysuzların torunları günümüzde yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladılar.
Soysuz her zaman soysuzdur.
Hain her zaman haindir.
Ay yıldızlı bayrağımızın altın özgürce yaşamamızı borçlu olduğumuz Mustafa Kemal arkadaşlarına borçlu olduğunu unutan bir toplum aynı zilleti bir kez daha yaşar.
“Keşke Yunan kazansaydı“ diye Kurtuluş Savaşı şehitlerine açıkça hakaret eden kişiye tepki göstermemek onu onaylamaktır.
En son olarak konuşmasında Atatürk’e lanet okuyana toplumsal bir tepki gösterilmedi.
Oysa yüzbinler meydanları doldursaydı o kişi çoktan bulunduğu görevden ayrılıp gitmişti.
Herkese önerimdir.
Birinci Dünya ve Kurtuluş Savaşı çok iyi öğrenilmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin tombaladan çıktığını sananlar var.
Üstelik bunlar çoğunluktalar.
Cumhuriyet’e ve içeriğine yapılan saldırılar karşısında tepkisiz kalınımasının başka açıklaması olamaz.
|