Doğu Akdeniz ve Anadolu’dan Afganistan’a kadar olan bir bölgenin anavatanı olduğu Ficus carica yani incir bitkisi, eski çağlardan beri üzüm ve zeytin ile birlikte kültür yaratan bitkilerin başında gelmektedir. Dr. Ahmet Uhri, “Boğaz Derdi” adlı eserinde incirin Kuzey Fırat ve Suriye kıyılarında Çanak Çömleksiz Neolitik Dönem’in A evresinden (PPNA) beri tanındığını belirtir.
İncir bitkisinin emek harcanmadan birçok bahçede ve yıkıntılar arasında yetişmiş olması dilimize “ocağına incir ağacı dikmek” deyimi kazandırmıştır. İncir odununun yaş ve kırılgan olması nedeniyle işe yaramaz odun olarak nitelendirilir. Yunanistan’da “incir odunu” deyiminin hakaret anlamı taşıdığını ekleyerek bizden bir deyimle başka bir konuya geçelim.“”Darı unundan baklava, incir odunundan oklava olmaz.”
İncir bitkisinin bir başka özelliği tıpkı nar gibi inanışlar yelpazesinde yer alması, büyülü niteliklerinin oluşudur. Kutsal kitaplara da giren incir Kuran’da Cennete götürecek ağaç olarak nitelendirilirken, Siddharta Guatama, Budizmle ilgili ilhamı bu ağaçtan almakta, Musevilerin “Fısıh Bayramı” kutlamalarında geleneksel bir yiyecek olarak karşımıza çıkmaktadır. (1)
İçinde binlerce tohum barındırması, bereketlilik, doğurganlık ve dişi üreme organıyla eş tutulması onu özel bir meyve yapmaktadır. Heredotos’a göre besleyiciliğin yanı sıra Eski Mısır ve Yunan’da verimlilik sembolü olarak karşımıza çıkar. Yunan’da dişilikten uzaklaşarak erkeksi nitelikler taşıdığı da bir başka ilginç konudur. Bazı ülkelerde, özellikle Portekiz ve Brezilya’da incir işareti koruyucu bir mesaj iletmektedir. Burada amaç kem gözleri şaşırtmaktır.
Kuruyemişlerin en başında gelir. Yemeği, tatlısı, reçeli yapılır. Ham halinde de kullanılır, olgunlaşınca da. Olgunlaşmamış yeşil incirlerle hazırlanan yemeğe Gaziantep yöresinde rastlayabiliriz. Olgunlaşmamış incirlere yörede “tip” denildiğinden yemeğin adı tip aşıdır. Ama “incir aşı” veya “patlak aşı” da denir. Zeytinyağlı ve kıymalı olarak iki çeşidinin derlendiği yemeğin meğer yumurtalı çeşidi de hazırlanıyormuş. (Hiç tahmin etmediğim bir zaman diliminde ve yerde bir sosyal paylaşım sitesinde karşıma çıkınca nasıl mutlu oldum anlatamam.)
Sadece meyvesi değil elbet. Sütü de işe yarar incirin. Örneğin halk hekimliğinde siğilleri yok etmek için üzerine incir sütü damlatılır. Halk mutfağında teleme olarak karşımıza çıkar. Taze sağılmış çiğ sütün içerisine birkaç damla incir sütü damlatılınca oluşan teleme dilimizde “İsterse tekeden teleme çalar” deyimine ilham vermiştir. Umarım eski bir çoban yemeği olan “teleme” hala hazırlanıyor ve çobanlar otlattıkları hayvanların sütünden aldıkları “çoban hakkı” süt ile “teleme” yapmaya devam ediyorlardır.
İncir uyutması, incir kestirmesi denilen tatlıyı da biliyorsunuzdur umarım. Malzemesi süt ve incirden oluşan bir tatlıdan başka incir tatlıları da vardır. Meyveli keklerin içerisinde, aşurede boy gösterir bu güzel yemiş. Demek ki unutulmayacak bu güzel tatlar.” diye düşündüm ve kalktım o nefis incir reçelini hazırlamaya.. Tam da zamanı şimdi incir reçeli yapmanın..
TİP REÇELİ (2)
Malzeme: 1 kg. olmamış incir
1 kg. toz şeker
1 limon suyu
Yapılışı: İncirlerin kabuğu soyulur, üzerini basacak kadar su eklenerek haşlanır. İncirler yumuşayınca (tırnak geçince) ocaktan alınır. Suyu süzdürülür. İncirler hazırlanan kıvam içerisine atılarak şeffaflaşıncaya kadar kaynatılır. Limon suyu eklenip ocaktan alınır. Ilık iken kavanozlara doldurulur.
Not: Alınan tüm tariflerde incirler haşlanırken yaklaşık bir mercimek büyüklüğünde eritilmiş göztaşı (bakır sülfat) konulduğu belirtilmiştir. Göztaşının konmasının nedeni; reçelin renginin güzel olmasını sağlamak içindir. Bilindiği gibi bakır sülfat zehirli bir madde olduğundan, her ne kadar suyunun çok sık değiştirildiği, incirlerin çok iyi yıkandığı ve bakır sülfattan arındırıldığı söylenmişse de kesinlikle denenmemesi gerekir.
Kaynaklar:
1) Uhri, Ahmet. Boğaz Derdi, Tarım ve Beslenmenin kültür Tarihi, Ege Yayınları, İstanbul, 2011, s.158.
2) Tokuz, Gonca. Gaziantep Yemekleri, Gaziantep Üniversitesi Vakfı Yayınları, Yayın No: 1, 1. Baskı, Gaziantep, 1993, s.64.
|