Pişirdim pilav zerde/Başımız girdi derde (1)
.
Zerde bildiğiniz gibi geleneksel önemli tatlılarımızdan birisidir. Tatlının adı Farsça zerd (sarı) dan zerde (havuç, yumurta sarısı, safran, pirinç karışımı pilav), sarımsı olmasından bu adı almış ve Türkçeye değişmeden geçmiştir. (2)
.
Evliya Çelebinin aktardığı rivayete göre, zerdeyi icat eden kişi ilk Emevi halifesi Muaviye’dir. Muaviye Hz. Hamza’nın ölümünde, matem yemeği olarak kanı simgeleyen safranla bu tatlıyı yaptırıp Hz Muhammed’e sunmuştur. Bu nedenle Osmanlılara göre zerdecilerin piri de Emevi Halifesi Muaviyedir. (3)
.
Yas tatlısı olarak ortaya çıktığı rivayet edilen zerdenin kültürümüzde sevinci, neşeyi simgelediği görülmektedir. Başta Osmanlı sarayları olmak üzere tatlının geçmiş günlerdeki itibarı, düğün ve şenliklerdeki yeri çok özeldir. Osmanlılarda mevlit, düğün, bayram gibi özel günlerde yenilen zerde saraylarda, konaklarda, evlerde, imarethanelerde kısaca her yerde güncelliğini korumuştur. Osmanlı sarayında padişahın verdiği davetlerde tatlılar arasında her zaman sütlü zerde veya zerdeye rastlanır. (4) Mutfağımızın özel gün tatlılarından birisi olan tatlı özellikle düğün, sünnet düğünü ve dini bayramlarda hazırlanmaktadır. Örneğin Bursa’da düğün yemeğidir, Gaziantep’te bayram.
Safranla renk ve koku verilmiş bir çeşit pirinç lapası olarak özetlenebilir. Yani tatlı hem sarı renkli, hem de kokulu olmalıdır. Safran yerine zerçedal veya haspir ile renklendirilebilir, çeşitli çiçek kokuları tercih edilebilir. Gül suyu, ıtır çiçeğinin, portakal çiçeği gibi. Zerdeyi şeker, bal veya pekmezle tatlandırabilir, safranını en sona bırakıp, badem veya fıstık ile veyahut pirinç kadar ufaltılmış kırmızı şerbetlik şeker ile süsleyebiliriz. Arzu edersek portakal kabuğu rendeleyebilir, kıvamını tutturmak için biraz nişasta, lezzet versin diye kuru üzüm ekleyebiliriz. Hatta kavunlu zerde bile hazırlayabiliriz ama baklava ve zerde yapılacak kadar güzel kokulu ve tatlı nereden bulabileceğimiz şimdi?
.
16. yüzyılda sütlü zerde, 17. yüzyılda tarçınlı karanfilli, kuru üzümlü ve kavunlu zerde gibi çeşitlilerine rastlanan tatlının süslenmesi de ayrı bir konudur. (5) 19. yüzyılda Mahmut Nedim Bin Tosun’a göre zerdenin üzerine ufaltılmış şerbetlik şeker serpilmektedir. (6) 1924 yılında yayınlanan “Tatlıcıbaşı” adlı eserinde Hadiye Fahriye, “kaselere alınıp üzerine tarçın ve bahar gibi şeyler serpildiğini veyahut fıstık içi, ekşi nar tanesi ve kuş üzümü gibi şeyler konulduğunu” belirtir. (7) Günümüzde Antep fıstığı, badem veya fındık içi ile süslenmektedir. Konuklarınıza sadece tarçın serperek de sunulabilir.
.
Zerde tadında bir bayram geçirmeniz dileğiyle..
.
ZERDE (8)
Malzeme: 1 kahve fincanı pirinç
4 su bardağı su
1 su bardağı şeker
1 kahve fincanı çiçek suyu veya gülsuyu
Fıstık veya badem içi
1 tutam haspir,
1 tatlı kaşığı tarçın
.
Yapılışı: Yıkanan pirinç, su ilavesiyle pişirilir. Pirinçler iyice açılıncaya kadar yaklaşık yarım saat pişirildikten sonra yavaşça şekeri ilave edilir. Şekerin hepsi birden konulmamalıdır. Pişen pirinçleri sertleştirebilir. Bu nedenle şeker iki ya da üç aşamada defada konulmalıdır. Bu arada bir tutam haspir bir fincan su ile ıslatılır, posası süzülür, suyu zerdenin içine katılır. Tencere ateşten indirilmeden gül suyu veya çiçek suyu eklenir. Kaselere konur, fıstık veya badem içiyle süslenir, arzu edilirse tarçın serpilir.
.
KAYNAKLAR
1) Eyüpoğlu, İsmet Zeki. Türk Dilinin Etimoloji Sözlüğü, Sosyal Yayınlar, 4. Basım İstanbul. 2004, s.778
2) Eyüpoğlu, a.g.e.s. 43
3) Işın, Mary Priscilla, Gülbeşeker, Türk Tatlıları Tarihi, Yapı Kredi Yayınları, 1. baskı İstanbul, 2008, s. 412
4) Gürsoy, Deniz. Tarihin Süzgecinde Mutfak Kültürümüz, Oğlak Yayınları, 2004, İstanbul, 1. baskı, s. 6.
5) Işın, a.g.e. s. 412
6) Mahmut Nedim bin Tosun, Aşçıbaşı, (Hazırlayan: Priscilla Mary Işın), Yapı Kredi Yayınları, 1. baskı, 1998, s.104.
7) Ayşe Fahriye, Tatlıcıbaşı, (1924) Bateş Kültür Yayınları, İstanbul, 2002, s. 98.
8)Tokuz, Gonca, Gaziantep Tatlıları, Gaziantep Üniversitesi Vakfı Yayınları, 1. Basım, Gaziantep, 1995. (Derleyen: Gonca Tokuz Derlenen Kişi: Lütfüye Barman)
|