4 Mayıs tarihli bir gazetede birinci sayfadan verilen haber ilgimi çekti…
Habercilik ciddi ve namuslu iştir.
Ancak böyle bir işi namuslu kişilerin yapması gerekir.
Yanlışhaber okura hakarettir.
Yalan haber hem okura, hem kendine, hem mesleğe hakarettir.
Medyanın en güvenilmezler arasında ilk sırada yer alması nedense kimseyi rahatsız etmiyor.
Görsel ve yazılı basın ülkemizde musalla taşında yatıyor.
Bir yandan da derin bir mezar kazılıyor.
Dönelim ilginç ve yalan habere:
“Esad, yuva bombaladı.” Başlığıyla verilmiş.
“Şam rejimi, Halep’in muhalif bölgesine varil bombasıyla saldırdı. Anaokulu isabet aldı .
4’ü öğrenci 10 kişi öldü.
Çocukların bahçede oynadığı sırada düzenlenen saldırıda 18 kişi de yaralandı. Okul binasıtamamen yıkıldı.
Haberin devamında ise 6 öğretmen 4 çocuğun öldüğü yazılmış.”
Haber kaynağı yazılmamış ve eski bir resimle de konuya acı katılmış.
Suriye’de hangi gazete ya da televizyonun muhabirleri var da olayları izliyor?
Esad için 6 ay ömür biçenler, yaptıkları yanlışı uydurma haberlerle örtmeye çalışıyorlar.
Başer Esad’ı cahil bir çöl bedevisi gibi gösterme çabaları başarılı olamaz.
Onu anlamak için önce tanımak gerekir.
Abisinin 1994'te yaşamını yitirmesinin sonrasında Esad ailesinin en büyük oğlu olarak Suriye'ye döndü. Bu dönemde eğitimle ilgili çeşitli toplumsal sorumluluk projelerini örgütledi.
2000 yılında üst düzey bankacı Esma Ekras'la evlendi. Aynı yıl babasının ölümüyle boşalan cumhurbaşkanlığı makamına seçildi. Asıl mesleği ve uzmanlık alanı göz doktorluğudur.
Başer Esad halkı tarafından sevilen bir liderdir.
Arap dünyasını bir anda saran ve güçlü liderleri yok etmeye yönelik emperyalist bir tuzak olan “Arap Baharı” Suriye’ye sıçramadan gerekli önlemleri alınca batının düşmanlığınıüzerine çekmiştir.
Batı ve ABD’nin Esad karşıtlığı anlaşılabilir bir durumdur.
Türkiye’nin bu haçlı cephesinde ne işi olduğunu ise anlamak çok zordur.
Arap Baharı adı verilen karabasanın esip gürlediği ülkelerdeki içler acısı duruma bakıldığında Esad’ın aldığı önlemlerin ne kadar doğru olduğu daha net anlaşılır.
2011 yılından beri Esad’a her yerden saldırdılar.
Türkiye dünyadaki dengeleri hesaba katmadan Esad’a yapılan saldırılara tam destek verdi.
Hatta bu desteği oldukça abarttı.
Uluslar arası kurallara göre hiçbir devlet başka bir devletin rejimini değiştirmek için girişimde bulunamaz.
Türkiye’nin Suriye’ye yaptıkları uluslar arasıbir suçtur.
Gelecekte bu işle ilgisi görülenler suçlarına uygun nitelikte bir mahkeme de yargılanabilirler.
Rusya Federasyonu ile Çin Suriye’de esmesi planlanan yeni bir Arap felaketine karşı çıkarak Esad’dı da, Suriye halkını da kaostan kurtardılar.
Sonun da ABD de Esad’ın kalması yönünde mesajlar yaymaya başladı.
Türkiye ise direnmekte devam ediyor.
AKP iktidardan düştüğü gün bu direnişbitecektir.
Suriye’ye bulaşmamızın ekonomik boyutu ise 17 milyar dolarlık kayıptır.
Dış saygınlığımızı yitirmenin yanı sıra 17 milyar dolar fakirleştik.
Ülkemizi yönetenler ise bu ölümcül yanlıştan dönecek gibi görünmüyorlar.
|