Türkiye siyasetine olduğu kadar halkın yüreğine de yerleşmişve bu sevgiyle, hoş görüyle, cumhuriyetin temel ilkelerinde n vazgeçmeden yapmış bir devlet adamını daha sonsuzluğa yolcu ettik.
Süleyman Demirel kitaplara sığmayacak bir hayat serüveni yaşadı.
Bir ölümlünün yükselebileceği en yüksek makam olan cumhurbaşkanlığına yükseldi.
Hiç abartmadan yazabilirim ki, “ sanki anasından cumhurbaşkanıolarak doğmuş” gibiydi.
Kitaplara sığmayacak Demirel köşe yazısına sığar mı?
Koyu Demirelcilerin onun için yazıp söyledikleri önemlidir ama yaşamı boyunca ona tek oy vermemiş birisinin yazdıkları daha da önemlidir.
Eyüp Liseli arkadaşım Meral Işık Demirel’e açık mektup yazmış.
Bu muhteşem değerlendirmenin internetin dipsiz kuyusunda yitip gitmesine gönlüm onay vermedi. Anayurt okurlarıyla paylaşmak istedim:
Rahmetli Süleyman Demirel'e açık mektup:
Cumhurbaşkanım ,''Barajlar Kralı ''Sayın Demirel,
Siyaset hayatınızda sizi hiç sevmedim. Ama hep sizi dikkatle izledim. Çok zeki idiniz.
Halk tipi idiniz. Meydanlarda başka,gazeteciler ile başka konuşurdunuz.
Meydanlarda ''aha'' derken,gazeteciler ile konuşurkenİngilizce sözcükleri çokça araya katardınız. Bir basın toplantınızda oturduğunuz masaya bir buçuk metre yükseklikte kitaplar dizdiğinizi ve öyle poz verdiğinizi görünce hem çok şaşmış, hem kızmış, hem de çok gülmüştüm.
''Üç Fidan'' kurutulduğunda verdiğiniz ''evet '' oyu için size çok darılmıştım.
Başka kararlarınız yüzünden de size çok darılmıştım. Size hiç oy vermedim. Ama,Sizden sonra gelen bir siyasetçi için ''Boynuz sonradan çıkar ama kulağı geçer '' dediğinizde hem düşünmüş hem de üzülmüştüm. Çünkü kulağı geçen boynuz da benim için favori değildi. Neden hep bizim başımızda böyle siyasetçiler var diye hayıflanmıştım.
Sonra,doğru bir karar vererek Cumhurbaşkanı oldunuz. O göreviniz sırasında ve yıllar sonra düşündükçe sizi takdir ettim. Cumhurbaşkanı iken taraf tutmamıştınız. Hükümet ederken kullandığınız tarzı bırakmıştınız.
Üzerinde çivi yırtığı olan mavi üzerine beyaz benekli bir pijama ile hiç gazetecilere yakalanmamış, sürekli tertemiz bir görüntü ile karşımıza çıkmıştınız.
Çok ciddileşmiştiniz. Yavaş yavaş sizi sevmeye başlamıştım.
Siyaseti bırakmanızdan sonra sizi daha çok sevdim. Hele,bazı toplumsal olaylarda üzerlerine sıkılan tazyikli sular ile yerlerde kuru yapraklar gibi sürüklenen, plastik kurşunlarla gözlerini kaybeden,kolu bacağı cop darbeleri ile kırılan,hattâ hayatlarınıkaybeden gençlerin çokluğunu görünce, sizin '' Yollar yürümekle aşınmaz'' sözünüzü hatırlamıştım.
Daha mıhoşgörülüydünüz ne !.... Şimdi bizi soracak olursanız, biz üzgünüz.
Sizin gibi hazırcevap, zeki, güleryüzlü, hiç öfkeli görüntü vermeyen, İngilizcesi iyi olan başka bir Cumhurbaşkanı kimbilir ne zaman gelecek artık Ülkemize...
Ne yapalım, dediğiniz gibi ''dünkü güneş ile bugün çamaşır kurutulmuyor''.
Size ve Rahmetli Sayın Eşinize gittiğiniz yerde huzur diliyorum. Nurlar içinde uyuyun.
Sizi ziyarete gelmek isterdim ama, çok uzaklara gidiyorsunuz.
Şöyle İstanbul'da Vatan Caddesi civarında bir yer için bir vasiyet vermemişsiniz galiba.
Ama oralara yolum düşerse mutlaka ziyaretinize geleceğim.
Yüreğimde sevgi taşıyarak sizi ziyaret edeceğim.
Söz veriyorum.
Sizden bize bir sürü vecize ve bir de şapkanız kaldı. Teşekkürler Sayın Cumhurbaşkanım.
Meral Işık
|