Arşivimi karıştırırken 1966’da basılmış bir broşür buldum.
Adları büyük gazetelerde yer alan yazarların insanları nasıl kışkırttıklarını ve halkı birbirine kırdırmak için nasıl çabaladıklarını iğrenerek okudum.
Kitap-broşürün adı bile son derece itici:“Komünizme ve komünistlere karşı Türk Basını”
Bu kitap broşürü hazırlayan utanmazlar Atatürk’ten alıntı yapmışlar.
Atatürk komünist değildi, olamazdı da ama anti-komünist de değildi.
Bunu anlamak için Taksim Anıt’ına bakmak yeterlidir.
Aslında bakmak yetmez, görmek gereklidir.Taksim Anıtı’nda kimlerin heykelleri vardır?
Mustafa Kemal’i iyi anlamak için bu anıt iyi incelenmelidir.
İtalyan heykeltraş Pietro Canonica'ya yaptırılan, iki genç Türk; Hadi (Bara) Bey ve Sabiha (Bengütaş) Hanım'in yardımlarıyla, anıt 1928'de tamamlanmıştır. 8 Ağustos 1928'de açılan anıtın, kaide ve çevre düzeni mimarGiulio Mongeritarafından yapılmıştır.
Gene anıtın bu yüzünde Atatürk'ün ardında bulunan Sovyetgeneral Mihail Frunzeve Kliment Voroşilov'un heykeli Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye'ye yapılan Sovyet yardımına duyulan minnettarlığı simgeler.
Komünist olmamak ayrıdır. Komünistlere mesafeli olmak ayrıdır.
Anti-komünist olmak çok ayrıdır çünkü burada devreye düşmanlık ve faşizm girer.
Başta İncirlik üssü olmak üzere tüm üslerin Türkiye’nin denetiminde olduğunu, aksini yazanların hain olduğunu iddia edenlerin satılmışlıkları zaman içinde ortaya çıktı ama bu arada da çok kişinin canıyandı.
Bedii Faik, A.Okçuoğlu, Ahmet Kabaklı, Falih Rıfkı Atay, Necdet Sançar, Kadircan Kaflı,
Prof.Tahsin Banguoğlu, Nihal Atsız, Ahmet Emin Yalman, Adviye Fenik, Cahit Deniz,
Orhan Seyfi Orhon, Tekin Erer, Prof Namık Zeki Aral, Dr. Fethi Tevetoğlu, Arif Nihat Asya,
Burhan Felek, kışkırtıcılık ve tetikçilik de tüm ustalıklarınıkullanmışlar.
27 darbesi sonrasının figüranı Ekrem Alican “Sosyalist yalan söyler” başlıklı yazısıyla tarihteki yerini almıştır.
Alparslan Türkeş ise amacın ın ne olduğunu çok net açıklamıştır.
“Türkiye’yi parçalayarak memlekette enternasyonal kızıl bir idare kurmak isteyenlerin karşısına dikileceğiz ve onları yok edeceğiz”
Türkeş’in bozkurtları yok etme işini çok iyi becerdiler.
Bahçelievler katliamını unutan varsa hatırlatalım:
Türkiye'nin yakın tarihindeki bir katliamdır. 8 Ekim 1978 günüAbdullah Çatlı,Haluk Kırcı,,Ünal Osmanağaoğlu, Bünyamin Adanalı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kadri Kürşat Poyraz'ın Ankara'nın BahçelievlermahallesindeTürkiye İşçi Partisiüyesi Latif Can, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses, Osman Nuri Uzunlar, Serdar Alten, Faruk Ersan ve Salih Gevenci isimli gençleri öldürmesine Bahçelievler Katliamı denmiştir. Kurbanların biri havluyla boğularak, dördü kafa hizasından kurşuna dizilerek, diğer ikisi de Eskişehiryolunda öldürülmüştür.
İdam’a karşıyım ama bu cinayeti işleyenler asılmalıydı.
Ya da cezaevinden hiç çıkmamalıydılar.
Devlet,in derinliğindeki alçaklar bunlara yeşil pasaport verdiler.
Türkiye eğer huzur istiyorsa başta 1960 darbesi olmak üzere son 50 yılıyla hesaplaşmalıdır.
Yüzlerce katil aramızda dolaşıyor.
27 Mayısçılara, 12 Martçılara dokunmadan 12 Eylülcüleri erliğe indirmek insanları aptal yerine koymaktır.
|