Ankaralı Oğuz Yılmaz ‘ın bir şarkısı vardır:
“Bas bas paraları Leyla’ya/ Bi daha mı gelcen dünyaya”
Devlet görevlileri de bu şarkıyı kendilerine uyarlamış olmalılar.
“Bas bas tekmeyi garibana / boşuna mı geldin bu makama”
Başbakanlık müşavirinden ilham alan polisimiz 60 yaşında yurttaşımız tekmelerken münasebetsiz gazetecinin birisi olayıresimlemiş.
Bu görüntüye bakan devlet hemen yorumu patlatmış
Yaygın söylentiye göre Vali bulunduğu yerde devleti temsil edermiş ya…
Tokat Valisi “60 yaşındaki pancar üreticisine tekme atan polis” için “Görevini yaptı” demiş.
Hatırladığım kadarıyla vatandaşa tekme atmak Başbakanlık Müşaviri’nin görevi değil miydi?
Devlette devamlılık vardır kuralının bu kadar güzel işlemesi dünyaya örnek olmalıdır.
Tam buraya uygun bir fıkra var ama Yazı İşleri Müdürümüz Saniye’yi ikna edinceye kadar olayın güncelliği kalmaz.
Arkasına devleti alan yurttaşları tekmelediğine göre bir şeyler yanlış anlaşılıyor.
Devlet halkın varlığı ile oluşan bir üst yap kurumudur.
Devletsiz halk olur da halksız devlet olamaz.
Kutsal devlet kavramı Osmanlı’dan kalan en kötü mirastır.
Af konusunun anayasaya sokulması “devlete karşı olan suçlar affedilemez” saçmalığı kutsal devlet paranoyasının yazılıhale getirilmesidir.
Devlet asıl kişinin babasını, anasını, çocuğunu öldüreni affedemez..
Kendisine karşı olduğu suçlar ise kutsal devlet yalakaları ve bu anlamsızlıkla hayat bulan zavallılar tarafından uydurulmuştur.
Faşist İtalya ceza yasasına Mussolini tarafından konulan maddeler aynen dilimize çevrilmiş ve onlarca yıl on binlerce kişinin hayatları cehenneme döndürülmüştür.
Bu ahmaklığa Turgut Özal kişisel ağırlığı ile son vermiştir.
Öyle anlaşılıyor ki, yasalardan yeterli desteği bulamayan kutsal devlet yağdanlıkları işlerini birinci elden halletme yolunu seçtiler.
Gezi direnişi ile başlayan olaylarda ölenlerin, kör olanların, yaralananların adları ve sayıları bile saklandı..
Artık güvenlik güçleri genç, yaşlı, çocuk demeden tekme tokat girişiyorlar.
Varlıkları çoktan tartışılmaya açılması gereken valiler de bu yapılanları destekliyorlar.
Valilik imparatorluk dönemlerinin kalıntısıdır.
Günümüzde ve küçülen coğrafyada hiç bir anlamıkalmamıştır.
Halkından ve yerel yönetimlerin güçlenmesinden korkan kutsal devlet savunucularının toplumu kontrol etme aracından başka işe yaramaz.
Hele hele Başkent Valisi Osmanlı’da da bulunmayan bir makamdır.
Eğer vali bulunduğu yerde devleti temsil ediyorsa, Ankara’da kimi temsil ettiği ivedilikle yanıtlanması gereken bir sorudur.
Cumhurbaşkanından polis memuruna kadar herkesin bilmesi gerekir ki; tekme ,tokat, cop, biber gazı, gaz fişeği ile devlet yönetmeye kalkanlar bir gün bunların tadına baktıklarında yakınmaya hakları yoktur.
Makamların tapusu yoktur. Bundan sonra da olmayacaktır.
Bir dönem ağzından çıkan kanun olan Kenan Evren öldüğünde cenazesini neredeyse belediye kaldıracaktı.
Sincanlı Oğuz Yılmaz’ın şarkısıyla başladım, başka şarkısıyla bitireyim:
“Nerde kaldı servetin /Nerde kaldı hürmetin
Nerde kaldı şöhretin /Dönde bir bak gördün mü”
|