Son zamanlarda dinden çıkanın öldürülmesi gerektiğini savunan sapıklar çıktı.
Öncelikleşunu yazacağım:
Din ve iman iki kişilik bir olgudur. Tanrı ve insan. Bu olguya karışan üçüncü kişiler şeytanın temsilcileridir.
Kendileriniİslam bilgini diye yutturan şeytanın çocukları İslam dinden çıkanlar için sapıkları bile şaşkına düşürecek gerekçe uydurmuşlar.
İşte o gerekçe:
“ İslam dininden çıkmış kişiye mürted denir. İslam dini ise dinlerin en yükseği ve en mükemmelidir. Dinlerin en yükseğini ve mükemmelini terk eden adam, artık başka dinleri ve kanunları tanımaz ve onların terbiyesine girmez. Böyle olunca, mürted tam bir kuralsızlık ve anarşistlik içine düşer. Bu da toplum için büyük bir risk teşkil eder. Nasıl kangren olan aza vücudun bütününe zarar vermemesi için kesilip atılır ise, böyle anarşist ve kuralsız mürted de toplumun bünyesine zarar vermemesi için idam edilip temizlenir.”
Öncelikle belirteyim ki bunu yazan Müslüman olamaz ancak birinci dereceden bir Allahsız sapıktır..
Eğer dininden dönen, din değiştiren kimse bu yüzden öldürülseydi; yani din değiştirmenin cezası idam olsaydı o zaman dinde zorlama, kişiyi Müslüman etmek veya Müslümanlığını devam ettirmek için tehdit ve baskıyapma olurdu. Halbuki Bakara Suresi 256’ıncı Ayetinde çok açık ve net biçimde "dinde zorlama yoktur” diye belirtilmiştir.
Esasen iman, aklın kararı, gönlün isteği ve vicdanın onaylaması ile oluşur..
Bir kimseye baskı uygulanır ve bu yoldan "inandım" demesi sağlanırsa, o kimse inanmış olmaz, takiye yapmış, münafıklıketmiş olur. İslam böyle bir iki yüzlülüğe meydan vermez.
Uluslar veya gruplar arası sistemde yalnızca, birbirine düşman, aralarında savaşilişkisi bulunan iki grup olursa, farklı din ve inanç sahiplerinin bir ülke içinde veya farklı ülkelerde sulh içinde yaşamaları mümkün olmuyorsa bu durumda din değiştirmek demek, "karşı tarafa geçmek ve Müslümanlara savaş açmak" demektir. Bir kimse dinini değiştirdiği için değil, buna ek olarak Müslümanlara savaş açarsa öldürülür. Çünkü ortada bir savaş durumu vardır.
DİYANET İşleri Başkanlığı, ’Din değiştirme’ tercihiyle ilgili tavrını, önemli bir yazı ile kamuoyuyla paylaştı.
Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Hakkı Ünal’ın kaleme aldığı fetva niteliği taşıyan ’İnanç Hürriyeti’ başlıklı yazıda, "İlgili ayetler, İslam dininden dönene uhrevi cezanın dışında, dünyevi bir yaptırım öngörmemiştir" denildi.
Ünal, Diyanet Aylık Dergi’deki yazısında, şu görüşlere yer verdi: "Hz. Peygamber kimseye inanç dayatmaya çalışmamış, farklı inanç mensuplarına şiddet uygulamamıştır.
İslam’dan vazgeçenler dahil, bu konuda herhangi bir istisna söz konusu değildir.
Nisa Suresi’nin 137. ayetinde, ’İman edip sonra inkár edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkár edenleri, sonra da inkárlarını arttıranları Allah ne bağışlayacak, ne de onları doğru yola iletecektir’ denilmektedir.
Din değiştirene ölüm cezası öngörülmüş olsaydı, ayet, tekrar eden iman ve küfür ihtimalinden hiç bahsetmez, ilk irtidat yani din değiştirme olayından sonra ölüm kararı verileceğini belirtitdi.
Dini dayanak noktası yapıp, başkalarının haklarına tecavüz etmek ya da din karşıtı tutumuyla başkalarını rahatsız ederek onların kutsal değerlerine saldırmak, kamu otoritesinin müdahale etmesi gereken bir hukuk ihlalidir.
Toplumun diğer bireylerini doğrudan rahatsız etmeyen ve kamu düzenine zarar etmeyen ve kamu düzenine zarar vermeyen dini uygulamaları yerine getirip getirmeme konusu, kişinin hesabı sadece Allah’a vereceği inanç ve ibadet özgürlüğü alanına girer."
Buhari’nin gerçek Hadis diye alıp taşıdığı “ dinden döneni öldürün” çok çirkin bir uydurmadır.
Peygamberin böyle bir Hadis i olamaz.
Allah Kuran’da dinde asla zorlama olamayacağını açıkça bildirmişken, Peygamber Kuran’a tümüyle ters gelecek bir şey söyleyebilir mi?
Ne yazık ki günümüzde uydurulan din indirilen dinin önüne geçmiş durumda.
İslam dini insanları yaşatmak ve yaşantılarını kolaylaştırmak içindir.
Öldürmeler, kafa kesmeler, canlı bombalar ne anlama geliyor?
Bunun tek yanıtı var :Müslüman olmak için önce insan olmak gerekir…
|