Siyasetçilerle yöneticilerin ciddi ve tutarlı olmaları istenir.
Lezzetli yemek için uygun malzeme gerekir.
Kokmuşkıymadan yapılan köfte yenmez.
Siyasetçi ve yönetici yurt dışından ithal edilmiyor.
İçinde yaşadıkları toplumdan çıkıyorlar.
Sadece siyasetçiler mi, yatay ve dikey her yöndeki görevleri üstlenenler toplumun içinde çıkar.
Akıl hangi ölçüde kullanılıyorsa o kadar tutarlılık yakalanır.
Akıl kullanılmadığı durumlarda ise herkes her şeyden şikayet eder.
Siyasi parti binasının önünden geçmemek için korkudan yol değiştirenler iş şikayete geldi mi salya sümük ağlıyor ya da ağız dolusu sövüyorlar.
Şikayet konusunda bir dünya taramasın yapılsa kesinlikle ilk üçe gireriz.
Hatta birinci olabiliriz.
Nedir ki şikayet ederken bile korkudan adlarını saklayanlar çoğunlukta.
İmzasız ihbar ve şikayet mektubu yazma rekorunun bizde olduğu kanısındayım.
İmzasız ihbarların dikkate alınmayacağı konusunda çok sayıda duyuru vardır ama bunu kimse takmaz.
Beyin hücreleri tersine çalışanlar ellerine geçen fırsatı kaçırmazlar.
Son yıllarda en yaygın şikayetler televizyonlardaki diziler için yapılıyor.
Televizyon dizilerini şikayet edenler birer zavallıdır.
Bir gün evde TV kanallarını saymaya çalıştım 400’e geldiğimde sıkıldım.
Bunca kanalda onlarca dizi var.
Diyelim ki X kanalında aile yaşamına, çocuklara uygun olmayan bir dizi var eğer birisi kafama silah dayayıp zorla izletmiyorsa kumandanın düğmesine basar F kanalına geçerim.
Kanallarımızda metrekareye 10 dizi düşüyor.
Çoğu birbirini kopyası.
Konular aynı, karakterler aynı, mekanlar aynı, başlangıç aynı, bitişler aynı.
İstanbul’^da yer ve ev kıtlığı olduğu için diziler ya boğaz manzaralı evlerde ya da havuzlu villalarda geçiyor.
Bu dizilerdeki aile yaşamlarının çoğu gerçeğe uygun değil.
Olmasıda gerekmiyor.
ABD, Kore, Çin, Brezilya dizileri izlenirken aynı sorgulama yapılıyor mu?
Yıllar öne KÖLE İSAURA adında bir Brezilya dizisi vardı gösterildiğinde kentlerde yaşam duruyordu.
Dizide öyle aptalca iler oluyordu ki gülmek için izliyordum.
Oysa izleyenlerin çoğu ağlıyordu…
20 Ocak Çarşamba günü çıkan gazetelerdeki bir haber gülmece yazarları için bulunmaz bir malzemeydi.
Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanı ile RTÜK Başkanı bir araya gelerek dizlerde kadın ve çocuklara yönelik olumsuz örneklerin toplumsal sorunlara neden olduğu konusunda ortak görüşe ulaşmışlar.
Sonunda da aile dizilerinin önemi anlaşılmış.
Önümüzdeki günlerde, senarist, yönetmen ve oyuncularla toplantı yapılması benimsenmiş.
Burada gözden kaçan iki durum var.
1-TV kanallarından etkin olanların neredeyse tümü iktidarın denetiminde.
Yandaş medya havuzundan su içiyorlar. Bu bağlamda Bakanın ve RTÜK Başkanının ne üzerinde anlaştıkları pek anlaşılmıyor.
2-Piyasalarda talep-arz denilen bir sistem işler.
Halkımız talep yerinde bulunur. TV kanallarıda arz odasında oturur
Eğer bir dizi talep yerinde bulunanlarca ilgi görmezse kısa zamanda yayından kaldırılır.
Halkın izlemeyeceği bir dizi adı “aile dizisi” diye izleme rekoru kırmaz.
Biraz ciddi ve tutarlı olunabilse çözülmeyecek sorun yoktur.
Bunu için de tek ve en kestirme yol aklı kullanmaktır.
Akıl tatile çıktıysa geri çağrılır. Çok uysaldır, gel denince koşarak gelir.
|