Yüksek öğretim hatta öğretim konusunda yazmak uzun süredir içimden gelmiyor.
4+4+4 sistemi ile yerle bir edilen ilk ve orta öğrenimde çok büyük bir facia yaşanıyor.
Öğrencilerin kendi semtlerindeki okullara gitmeleri varken kura ile seçim sonucu öğrenim hayatı işkenceye dönüştü
Bu yazdığımı Ankara’yı bilenler hemen anlayacaklardır.
Mamak’ta oturan bir ailenin çocuğu Dikmen’de okumaya çalışıyor.
Bu yapılan okumamayı özendirmedir.
Bir ulusun çocuklarına yapılan ihanete sessiz kalmasıonu onaylamasıdır.
Siyasetçilerin cahil sürülerinden oluşan seçmen kitleleri istediği artık net olarak anlaşılıyor.
Bunu bir de seçmen anlaması için beyin kullanma oranının yükselmesi gerekir.
Öğretimle ilgili yazmamayı sürdürecektim ama cumartesi günü telefonum birden karardı.
Zorunlu olarak en yakın telefoncuya gittim.
İş yerindeki genç 15 dakika içinde yapabileceğini söyledi.
O telefonu onarırken de biraz sohbet ettik ve söz bitirdiğimiz okullara geldi.
Telefoncu kardeşimiz Aydın Ziraat Fakültesini derce ile bitirdiğini ayrıca halkla ilişkiler okuduğunu söyledi.
Bu kardeşimiz işsizler istatistiğine girmiyor çünkü telefon satışı ve onarımı yapıyor.
Oysa bitirdiği okul baz alındığında işsiz sayılır.
Bir ziraat mühendisinin telefonculuk yapması yüksek öğrenimdeki plansızlığı göstermektedir.Bir ziraat mühendisinin devlete maliyeti nedir?
Ziraat mühendisi olmak için yıllarını veren gence maliyeti nedir?
Devlet gençlerini oyalamaz ve onlarla oynamaz. Fakat bizde bunlar oluyor.
Bugün 196 üniversite ve buralara kayıtlı 6 milyon öğrenci bulunuyor.
Bu üniversitelerde 150 bin öğretim görevlisi çalışıyor.
Türkiye’de yüksek öğretim denilen süreci tanımlayacak olursak, 18 ile 26 yaş arasındaki gençler oyalanıyor diyebiliriz
Bu bir ön yargı ya da sıradan muhalefet değildir.
Uluslar arası değerlendirme kuruluşları da yazdıklarımıonaylıyor.
QS (Quacquarelli Symonds) yüksek öğretimde dünyanın en güçlü sistemlerine sahip ülkelerini; üniversite sıralamalarındaki durumları,öncü yükseköğretim kurumlarının performansları ve bu alanda yapılan ulusal harcamalar gibi kriterlere göre değerlendirmiş.
ABD sıralamada 100 tam puanla birinciliği elde ederken, İngiltere 98.5 ile ikinci ve Almanya 94 puanla üçüncü olmuş.
Türkiye ise 26.1 puanla Çek Cumhuriyeti'nin ardından 39'uncu sırada yer almış,.
Türkiye son yıllarda özellikle üniversite sıralamalarında adını daha çok duyurmaya başlasa da birçok gelişmekte olan ülkenin de gerisinde kalmış.
Türkiye’deki üniversite kalitesini anlamak için bir başka ölçüt de dışarı giden ve dışarıdan gelen öğrencilerin seçimleridir.
Türkiye’den Avrupa ülkelerine ve ABD’ye öğrenci gidiyor.
Türkiye’ye en çok öğrenci gönderen 5 ülke; Türkmenistan, Azerbaycan, İran, Afganistan ve Suriye’dir. Bunların dışında Afganistan, Pakistan, Sudan,İran gibi ülkelerden de öğrenci gelmektedir.
Türkiye’deki üniversitelerden alınan diplomaların çoğu batıülkelerinde geçerli değil.
Çünkü ülkemizdeki öğretim ve eğitime güvenilmiyor.
Üniversitelerin kalitesi öğretim üyelerinin niteliklerine göre belirlenir.
Öğretim üyelerinin nitelikleri ise yaptıkları yayınların uluslar arası ilgi görmesi ve kaynak olarak gösterilmesi ile anlaşılır.
Öğretim de sürüne bir ülke diğer konularda nasıl öne çıkabilir ki.
“ Yerinde sayanlar yürüyenlerden daha çok gürültü çıkarırlar”diye boşuna söylenmemiş.
|