2016 Futbol Avrupa Şampiyonası’nda durum yine ortada. Ben etrafımda izliyorum: Rakip Türkiye Milli Futbol Takımı ise karşı takımda bayram havası var. Adamlar puan konuşmuyor, Türkiye’ye kaç gol atarız diye hesaplıyorlar ve haklı da çıkıyorlar- İspanyollara meze oldular yine (3:0).
Türkiye’de futbolseverlere hayret ediyorum: Yok ben Galatasaraylıyım, yok ben Beşiktaşlıyım, yok Fenerliyim yok şuyluyum yok buyluyum.
Uluslararası arenada başarısızlıklarından dolayı boynu bükük utancından yere bakarak dolaşacaklarına sosyal medyada hava bile atıyor bu takımların hayranları.
Bunlar başka bir dünyada mı acaba yaşıyorlar. İnsan başarılı, iyi şeylerle gurur duyar.
Bütün bu olumsuzluklar Milli Takım’ın başarısızlığında da kendini gösteriyor.
Ben tekrar yazıyorum ve inanın: Ben Almanya’da yaşıyorum ve Alman takımları Türk takımları ile eşleştiği zaman onlarda bayram havası var- Türk takımı çantada keklik misali.
Şimdi benim futbol ile alakalı pek bir yanım yok. Takım da tutmam: Fenerbahçe kazanmış bana ne, Trabzonspor kazanmış bana ne, Galatasaray, Beşiktaş ya da herhangi başka bir takım kazanmış bana ne. Parayı oyuncular ve yöneticiler götürüyor, şöhret sahibi de onlar. Taraftar kuzu gibi maçlara gidiyor ve kuzu gibi geri geliyor. Ömürlerinin büyük bir kısmını boş laflar ile geçiriyorlar: Ben şu takımı tutuyorun, sen hangisini tutuyorsun vs.
(Özellikle) futbol aleminde bence çoğu kulüplerin asıl amacı taraftarların paracıklarını mümkün olduğu kadar az hizmet vererek almak. Belki şöyle diyeceksiniz: Tamam para ve zaman harcıyoruz ama karşılığını da alıyoruz. Takımlar paralarını yatırıma çevirip yurt içi ve uluslararası arenada elde ettikleri başarılarla bizi gururlandırıyorlar.
Maalesef kazın ayağı öyle değil. Uluslararası müsabakalarda Türk takımları cımbız ile aranıyor. Son milli maçlarda da görüldüğü gibi- oyuncular bir yana- antrenör de beceriksiz. Oyuncuların özgüveni de yerlerde.. Sergilenen futbol sokak takımı futbolu ve hiç bir ilerleme yok takımda.
İlginç olan hesap soran da yok. Bu neden böyle acaba?
Açıklayım: Amaç seyirci ve taraftarlara hizmet vermek değil. Ortada büyük paralar dönüyor.
Kazanılan paralar yatırıma dönüşse (alt yapı, kaliteli oyuncu ve antrenör vs.) Türk takımları ve oyuncuları bambaşka yerde olur. Anlaşılan paraların saygıdeğer bir kısmı gereken hedefe ulaşmıyor, yanı boruda delikler var.
Yakın zamanda şike yapmış takımlar da vardı, paralar bavullar ile taşınmış ve ne oldu? Cevap: hiç birşey. Doğru dürüst bir yaptırım olmadı. Ortada başka şeyler dönüyor. Taraftarlar bu rant yapma sistemin bir parçası (piyonu) ve kuzu gibi para ve zamanlarını harcıyorlar.
Bunun hepsi eğitim ile alakalı.
Şimdi çeşitli spor dalları ile eğitim arasında bir ilişki vardır. Mesela futbol aleminin aktörlerinin sosyal statüsü ayrı, tenis aleminin farklı, golf aleminin farklı, basketbol aleminin ayrı vs.
Ailelerin eğitim ve refah düzeyi yükseldikçe zaten çocuklarını futbol ya da vurmalı kırmalı spor dallarından başka sporlara yöneltiyorlar.
Hiç bir golf ya da tenis turnuvasında seyircilerin birbirine girdiklerini gördünüz mü? Eğitimsiz biri ile karşılaşmanız düşük ihtimal.
Neticede Türkiye’de futbol konusunda yapılan yaygara hiç bir şekilde taraftarlarda karşılığını bulmuyor. Para ve zaman harcıyacaksın ve karşılaştığın manzara dehşet verici. Ne oynanan futbolda iş var ne de o kadar harcanan paraya rağmen herhangi bir ilerleme, şike olayı da cabası.
Artık Türkiye’de biraz futbolun ağırlığını azaltıp başka spor dallarına yönelmenin zamanı geldi de geçti de: Hem vatandaşlarımıza eğitim ve sosyal statü açısından yeni fırsatlar doğacak hem de futbol aleminin yöneticilerinin sizi kullanmasına müsaade etmeyeceksiniz. Belki o zaman belirli kesimler mütevazileşirler ve göstermesi gereken başarıları gösterip gönüllerinizi fethederler…
|