Sevgili okurlar, 12 Eylül 2009 tarihli makalemde "Facebook'un zararları ve faydası" başlıklı yazım ile internet ortamındaki iletişim ile ilgili bir takım konulara dikkat çektim.
Aradan seneler geçti ve değişen pek bir şey olmadı. İnsanlar kendini teşhir etmeye ne kadar meraklı olduklarına şaşırıp kalıyorum.
Tanımadığın birisi senin resmini "like'lasa" ne olur?
Bir insan kendisi ile ilgili ne kadar çok bir şey paylaşırsa ve bunu da özellikle ne kadar çok tanımadığı kişi ile yaparsa o vatandaş o kadar sevgi ve ilgiye muhtaç.
Yalnız genç insanlar ergenlik çağının getirdiği doğal psikolojik ortam çerçevesinde buna teşebbüs edebilirler ama burada da anne ve babalara çok büyük görev düşüyor.
Bunların haricinde daha çok psikolojik rahatsızlığı olan bir takım zavallı kitle var.
Bunlar muhtemelen özel hayatta (kaliteli) sosyal çevreden mahrum kalıp itilen kakılan insanlar.
Bu şahıslar reel hayatta gerçek kişiliği çevresindeki insanlar tarafından bilinen ve cazip bulunmayanlar insanlardır. "Beni kimse sevmiyor ve kâle almıyor" mantığıyla sanal ortamda sanal bir kişilik hatta sahte bir resimle Facebook, Twitter ya da herhangi bir sosyal medya ortamında sahte hesap açıp yalan bir mutluluğun peşinde koşan insanlar.
Bunların altyapısı gerçek hayatta sağlıklı bir ilişkiye engel olup kendilerini aslında sanal ortamda -sözde gizli- bir şekilde pazarlayan insanlar.
Gerçek hayatında 1 arkadaşı bile olmayan ama sanal ortamda kendi gerçek görünümü ve kişiliğini gizleyerek tanımadığı yüzlerce kişi ile irtibat halinde olan bir vatandaş ne kadar sağlıklı bir hayat sürdürebilir ki?
Bunları yaparken de genelde masum olan başka insanların resmini kullanıp kanun açısından da suç işliyorlar. Zaten az çok teknik bilgisi olan ve ne yapılması gerektiğini bilen bir mağdur istese kısa sürede bunu yapanı deşifre edebilir. Kanuni yoldan zaten kesin sonuca ulaşılır ve bunlar- kendi ailelerin de katılımıyla- herkesin önünde derdini savcılığa anlatmaya mecbur kalırlar- rezillik dizboyu.
Öte yandan bu sayfalarda cirit atan kişilerin de çoğu kandırıldıkların da farkında değiller. Arkadaşlıkları kabul edildiği zaman beğenildiklerini sanıyorlar. Kiminle yazıştıkları, kiminle özel bir şeyi paylaştıklarından haberleri yok.
Fake hesap sahibinin sayfasında aynı "hizmeti" alan ve sanal ortamda arkadaş olmuş yüzlerce başka insan da var. Bunların görevi sayfayı açan zavallı kişinin psikolojik zaaflarına geçici ilaç olmak.
Özellikle sağlıklı sosyal çevresi olan ve sağlıklı bir aile yapısına sahip olan bir insanın bu tip sayfalarda ne işi var orası da bilinmez.
Macera arayıp da kandırılan insanlar arasında evli barkli ve çocuklu insanlar da var.
Bu arada böyle bir durumda çok enteresan vakalar da oluyor. Alın size bir gerçek hikaye:
Adamın birisi sahte bir hesap açmış ve hoş bir bayanın resmini yapıştırmış. Bunu yapan kişi başka erkeleri sayfasına eklemiş ve aylarca "çok özel sohbetler" yapmış.
Bu sayfayı açan kişi de rolünü o kadar iyi yapmış ki bunun erkek olduğunu öğrenmeden hatta 1 seneye yakın sanal ortamda karşısındakini bayan sanıp özel sohbet eden insanlar olmuş.
Ayni cinsten hoşlanan ve kendini gerçek hayatta deşifre edemeyen insanlar muhtemelen bu yola başvurup "kurbanları" ile sanal ortamda bu şekilde ilişki yoluna gidiyorlar.
Kendi düşen ağlamaz ne diyeyim. Bu gerçek örnek insanların ne kadar saf olduklarının da bir kanıtı. Vatandaş tanımadığı insanlar ile bolca zaman harcıyor, özel şeylerini anlatıyor, sabahlara kadar görüşüyor ve karşısındaki kişinin kim olduğundan emin olmaya çalışmıyor.
Bu gerçek hikayede olduğu gibi bir bakıyorsun: erkek erkeğe aşık olmuş.
Heeeyt ne günlere kaldık...
İnternette macera aramanın sonu muhtemelen bazi macerasever için bir psikologun koltuğunda sonuçlanacaktır.
Neyse, vatandaş en azından psikologa derdini anlatırken karşısındaki kişinin kim olduğundan emin olabilir...
|