Evet artık yolun sonuna yaklaşıldı ve yeni anayasa ile ilgili referandum tarihi belirlendi. Dananın kuyruğu 16 Nisan 2017 günü halk tarafından koparılacak.
Son makalemde belirtmiştim zaten: (Sosyal) Medya’ya bakıldığında evet ve hayırcılar şeklinde 2 kutup oluşmuş. Birçok yorumcu kendi görüşünü haklı çıkarmak için bilgi ayıklayıp servis ediyor- yani adam akıllı analiz yapmıyor ya da yapamıyor.
Zaten daha sağlıklı bir değerlendirme için vatandaş hem eski Türkiye’yi yaşamış olması lazım, hem de ekonomi, teknoloji, uluslararası ilişkiler ve sosyolojiden anlaması lazım.
Dolaysıyla her ülkenin kendine göre ekonomik ve sosyokültürel çıkarları vardır. Bu ve birçok başka konularda bilgi sahibi olmak lazım. Bilgi sahibi olmak bir yana, vatandaşlar da bu bilgileri doğru değerlendirebilecek bir donanıma sahip olması lazım.
Ortada da çok bilgi kirliliği olduğu için vatandaşın işi de zor.
Benim makalelerimi okuyanlar zaten benim mühendis ve eğitimci kimliğim dışında yazar olarak birçok değişik konular üzerinde araştırma yaptığımı bilir.
Aslında benim vatandaşlardan da beklentim de bu yönde: Artık vatandaşların kendilerini çokdillilik, çokkültürlülük ve genel eğitim açısından geliştirmelerinde fayda var- ki sağlıklı politik değerlendirmeler yapıp bunun sonucunda makul kararlar verebilsinler.
Eğitim seviyesi düşük topluluklarda vatandaş da bu geniş bakış açısına sahip olmayıp bilimsel yaklaşım gösteremediği için karar verirken –geçmişe kıyasla- algıladığı yaşam kalitesi değişimini baz alacaktır ve şu soruların cevabına göre hareket edecektir:
Ülkemde halen faili meçhul cinayetler var mıdır, terör olayları azaldı mı, sabah kalktığımda devalüasyon sonucu param eriyip fakirleştim mi, su ve elektriğim zırt, pırt kesiliyor mu, vizesiz seyahat edebiliyor muyum, kamu daireleri halen -Turgut Özal’ın dediği gibi- “benim memurum işini bilir” mantığıyla mı hareket ediyor, hastahanelerde saatlerce kuyruk bekliyor muyum, yüksek enflasyondan dolayı mal ve hizmetlerde sürekli yüksek oranda fiyat artışı var mı vs.
Bunun dışında Türkiye’nin dostu olmadığı bilinen ve birçok yabancı ülkede kol gezen belirli terör örgütlerinin oy tercihlerinin aksine oy kullanmaları da mantıken şaşırtıcı olmaz.
Bu arada başta Sayın Reis-i Cumhur ve Başbakan olmak üzere birçok siyasetçinin ağzından çıkanları kendi kulaklarının da duymasını tavsiye ederim- yanlış üslup, içerik ve davranış haklıyı haksız ve haksızı da haklı çıkarabilir. Ayrıca bu lüzumsuz davranış uluslarası ilişkilere olumsuz etki yapar.
Dolaysıyla siyasetçileri ‘bir delinin kuyuya attığı taşı 40 akıllı çıkaramamış misali’– hangi ideolojik bakış açısına sahip olursa olsunlar- itidallı davranmaya davet ediyorum.
Özellikle Almanya ile eskilere dayanan dostluğumuzun kuvvetli bağı eski günlerdeki gibi hoşgörü, saygı ve verimli bir işbirliği temelinde tekrar rayına girip sağlam ayaklar üzerinde durmasını da temenni ederim.
Bu arada şunu da belirteyim: Yurt dışı seçmen oylarının –iddiaların aksine- referandum sonuçlarında etkisi büyük değildir.
Yurt içi kütüğüne kayıtlı seçmen sayısı 55 milyon 336 bin 960; yurt dışında ise seçmen kütüğüne kayıtlı seçmen sayısı 2 milyon 929 bin 389.
Yani yurt dışı oyların oranı –toplam oyların içinde- yalnız yüzde 5 civarı.
Yurt dışı seçmenin bir kısmının oy vermeyeceğini düşünürsek ve karasızların da sayısın düşük olduğunu göz önünde bulundurursak bu kesime yönelik seçim kampanyasının referandum sonuçlarına etkisinin düşük olduğu sonucuna varabiliriz.
Gelelim benim yeni anayasa referandumu sonuçları ile ilgili tahminime:
Ben referandumda yüzde 65+x şeklinde sandıktan ‘evet’ oyu çıkacağını düşünüyorum...
|