Evet şu anda Türkiye çeşitli terör örgütleri tarafından (PKK, PYD, YPG, DAEŞ, FETÖ) abluka altına alınmaya çalışılıyor.
Elele vermişler ve ortak hedefleri Türkiye. Bunu yaparken de üst akıl tarafından özellikle maddi ve sosyal medya desteği sağlanıp destekleniyorlar. Ayrıca istihbarat ve silahlandırma alanında destek sağlanıyor.
Açıktan ya da gizlice verilen bu kadar desteğe rağmen terör örgütleri kendi açıdan nihai hedeflerine ulaşamıyorlar.
Destek aldıkları ‘otoritelere’ maddi, askeri ve manevi açıdan muhtaç oldukları için kullanılmaya müsaitler ve kullanılıyorlar. Önlerine bir havuç tutuluyor ve tam havucu yakalayacakları zaman havuç tekrar uzaklaştırılıyor.
Bu örgütler zayıfladıkları zaman üst akıl desteğini artırıyor ve ayni şekilde örgütler kuvvetlendiği zaman frene basılıyor.
Burada üst akıl kendi çıkarları doğrultusunda hareket ediyor.
Mesela DAEŞ’in Suriye’de aslında az bir asker sayısıyla ve hemen hemen hiç zaiyat vermeden ne kadar kolay temizleneceğini ‘Fırat Kalkanı’ harekatında gördük.
DAEŞ’e karşı mücadele eden ülkeler senelerce bu işi neden başaramadılar? Yoksa başarmak mı istemediler?
PKK’da 40 seneden beri aktif. Bazı dönemler kuvvetli bazı dönemler zayıf.Hep belirli sınırlar içinde tutulup hedeflerine ulaşılamıyorlar ve hiç bir zaman da ulaşamayacaklar.
Şu anda PYD ve YPG’nin ağızlarının suyu akıyor ve kuzey Suriye’de bir bağımsız Rojava hayali ile yatıp kalkıyorlar.
Kedi olalı bir fare tuttuk düşüncesiyle Amerika’nın onları kullandığını ve yarı yolda bırakacağını farkında bile değiller.
İyi de bu ‘sistem’ niye böyle işliyor? Terör örgütleri nasıl çok uzun bir süre var olabiliyorlar? Öldüler derken diriliyorlar ve tam kendi koydukları hedeflere yaklaştıkları zaman zayıflıyorlar?
Bunun cevabını bir fıkra ile anlamaya çalışalım:
İş adamı traş olurken bir yandan da berberiyle sohbet etmektedir. Derken, kapının önünden ağır ağır geçmekte olan paspal bir çocuk görürler. Berber, iş adamının kulağına fısıldar;
"Bu çocuk var ya, dünyanın en aptal çocuklarından biridir! Bak; dikkat et şimdi..." Berber çocuğa seslenir: "Ali, buraya gel!".
Bunun üzerine çocuk sakince dükkana girer ve yüzündeki aptalca sırıtmayla berberi selamlar. Berber işadamının kulağına sessizce, "bak şimdi" diye fısıldar ve bir elinde beşyüzbin, diğer elinde beşmilyon'luk bir banknot olduğu halde çocuğa sorar:
"Hangisini istiyorsan alabilirsin?"
Çocuk dalgın dalgın bir beşyüzbine bir de beşmilyona bakar ve sonunda beşyüzbinlik banknotu hızlıca çekerek berberin elinden alır. Berber işadamına döner ve gülerek:
"Gördün mü? Sana söylemiştim." der.
Traş bitince işadamı sokağa çıkar ve az ileride kendi kendine oynayan Ali'yi görür. Yanına giderek neden beşmilyonluk değil de, beşyüzbinlik banknotu aldığını sorar.
Çocuk hiç de aptalca olmayan bir sırıtmayla yanıt verir:
"Hehehe... Eğer beşmilyonluğu alırsam oyun biter!"
Şimdi buradaki durumun aslında berberin kontrolu altında olduğunu düşünelim.
Berber her seferinde beşyüzbin veriyor ve çocukla eğleniyor yani onu kullanıyor. Bu durumda üst akıl berberdir ve çocuğu yönetiyordur ve –öyle gözükse de- aslında beşmilyonu verme niyetinde de değildir.
Çocuk ufak kazançlarla mutlu oluyor ve eni sonunda beşmilyon cebindedir diye düşünür.
Ama berber de şunu biliyor: beşmilyonu teslim ettiği anda bu oyun biter ve çocuk kendi yoluna gider. Çocuk elini beşmilyona uzattığı zaman bir şekilde bunu vermeyi düşünmeyip beklentiyi canlı tutmaya çalışacaktır.
Şimdi üst akıl da kendi çıkarları açısından terör örgütlerine vaatlerde bulunarak iplerini elinde tutar.
Amerika mesela şu anda YPG ve PYD ile Suriye’de işbirliği yapıp bunları kullanıyor. Iran, Rusya ve Türkiye zaten Suriye’nin kuzeyinde bir (özellikle bağımsız) “Rojova”ya karşı ve bunun oluşumu imkansız.
Üst akıl ama şunu biliyor ve iyi kullanıyor: Insanoğlu bu alemde hayal ettiği müddetçe yaşar.
Üst akıl işte bu hayali satıyor ve hayalin hayal olarak kalmasını sağlıyor. Bu süre içinde de kendi çıkarları doğrultusunda “alt akılları” kullanıyor.
Yalnız üst akıl da dikkat etsin: Bir bakar ki kendisin peşinden koştuğu da bir hayal olabilir.
Neticede Türkiye konusunda sert kayaya çarptılar.
Böylece FETÖ’cü askerler ile birlikte üst akılın da rütbeleri sökülmüş oldu...
|