Şimdi “köpek gibi yaşamak” negatif bir söylem ve insanların hayatındaki mutsuzluğun bir ifadesidir.
İnsanların zihninde bu olduğu için bu başlığı okuyan sevgili okurlarımın aklından muhtemelen şu geçiyordur: Atilla tamam arada bir yazılarında felsefik takılıyorsun ama köpek gibi yaşamamın da ne cazibesi olabilir ki? Bunun cevabı belli değil mi?
Şimdi son makalemde Diyojen’den bahsetmiştim. Diyojen (Diogenes), M.Ö. 413 - M.Ö. 324 yılları arasında yaşamış olan ve kendine yetme ile sadelik ilkelerine dayanan Kinik (Köpekçilik) yaşam biçiminin öncülerinden Sinop'lu çileci düşünürdür.
Özel hayatında fakirlikten başka bir şey yoktu. Çok zaman kirli ve pis elbisesi ile ayrıca köpek derisine benzeyen mantosu ile dolaşır, geceleri heykel diplerinde ve sokak köşelerinde yatardı. Bir keşkülü, bir fıçısı ve bir sopası vardı. Fıçının içinde yasaması herkesi şaşırtıyor, kendisine sual soranlara da köpek olduğunu söylüyordu. Fıçısından başka bir de çanağı vardı, başka eşya kullanmıyordu. Fakat bir gün bir çeşme başında avucu ile su içen bir çocuğu görünce, elindeki maşrafa çanağı kırıp attı ve "Bu çocuk bana fazladan eşyam olduğunu öğretti" diye söylene söylene uzaklaştı.
Diyojen’in yaşam tarzı Kinizm’e dayanıyor. Zaten Kinizme ün kazandıran, dolayısıyla kinizmin yayılmasını sağlayan kendisidir.
Kinik filozoflar, kendi yaklaşımlarına uygun bir kişilik örneği olarak Sokrates'e işaret ederler.
Bu arada bilinen bir çok Kinik filozof var:
Antisthenes, Diyojen, Demetrius, Dion, Hipparchia, Kerkidas, Krates, Menedemos, Menippos, Zoilos, Oenomaus, Demonax
Bu arada- köpek demişken- dayımın köpeği aklıma geldi; adı Diego ve Golden Retriever cinsinden bir köpek.
Bu köpeğin keyfi resmen tıkır. Dayımla geziyor tozuyor, bütün gün kendini okşatıyor ve sevdiriyor. İnsanların yediği gıda ürünlerini yiyor, dört dörtlük besleniyor- ekmek elden su gölden.
Zaten Almanya’da sokak köpeği olmadığı için aslında bütün köpeklerin az çok keyfi yerinde sayılır- en iyi şekilde bakılıyorlar.
Hatta köpek salonları, köpek psikologları, köpek okulları ve -köpeklerin bir çok konuda rahat etmesi için- bir çok araç gereç var.
Bir çok köpek sahipleri tarafından resmen insan yerine koyulup öyle de muamele görüyor.
Bu arada şunu da belirteyim: Çeşitli ülkelerde yaşayan bir çok sokak köpeğinin de keyfi yerinde. Aç kalmıyorlar, gerekirse insanlar tarafından besleniyorlar, kafalarına göre takılıp gezip tozuyorlar ve en önemlisi- hürler.
Şimdi bir de şöyle dünya geneline bakıyorum: Bir çok köpekten daha da kötü şartlar altında yaşayan insanlar var.
Bunlar mesela Afrika ülkelerinde- açlıktan kemikleri çıkan ya da kodesi boylamış ve – belki de ömür boyu- hürriyetinden olmuş, çok kötü şartlar altında tutuklu insanlar.
Ayni şekilde bir belirli terör örgütü elemanlarına bakıyorum- mesela PKK vb.. Bunlar hayatları boyunca dağdaki mağaralarda ve pislik içinde yaşayıp o ortamda da “etkisiz” hale getiriliyorlar.
Bu canlı bombalar için de geçerli: Kalitesiz ve beklentisiz bir hayattan sonra tak bombalı yeleği beline- kendini ve başkalarını hava uçur. Ne biçim hayat bu?
Burada şunu da belirteyim: Hayat şartları çok kötü olan insanların büyük bir kısmı zorunlu olarak böyle yaşıyor (ekonomik ve sağlık sebepler, madde bağımlılık, eğitimsizlik vs).
Gelelim başta sorduğum ve cevap aradığım soruya: Bir köpeğin yaşamı cazip olabilir mi?
Üstte belirttiğim gibi bir çok insan bu dünyada bir köpekten daha kötü bir hayat sürdürüyorlar. Bunların hayatına kıyasla bir çok köpeğin insanlardan gördüğü muamele ve yaşam şartları cazip olabilir.
Zaten Kinik filozoflar- ki bunlar aptal insan değil(lerdi)- gönüllü ve bilinçli olarak bu yaşam tarzını seçmişler.
Şimdi yazımı toparlarsak sonuç olarak şu tespite varabiliriz:
Dünyada bir çok insandan daha iyi ortamda ve koşullarda yaşayan hayvanlar var ise o zaman bu dünyada bir şeyin ters gittiği anlamına gelir.
Insanoğlu dünyada var olan çevre, refah dağılımı, eğitim ve terör ile ilgili problemleri çözme azmi ve becerisi açısından daha çok ekmek yemesi lazım.
Şimdi yazıma son vermek mecburiyetindeyim çünkü bizim köpeğin (Chihuahua) traşı ve bakımı için köpek salonunda randevumuz var. Yarın da köpek psikoloğunda ve yarından sonra da köpek diyetisyeninde görüşmemiz var.
Önümüzdeki günlerde de sevgili köpeğimizin köpek okuluna kaydını yaptıracağım.
Köpeklerin hayatı çok zor ya, çok yoğunlar...
Not: Sevgili okurlar, yazımdan köpek ya da genelde hayvanlara gereğinden fazla değer verdiğimiz anlamı çıkmasın. Hayvanlara da sahip çıkmamız lazım ve bir çoğu sevgiye muhtaç. Asıl sorundünya genelinde bir çok devletin vatandaşlarına onurlu ve hür bir yaşam sağlayacak ortamı sağla(ya)maması.
En azından zorunlu olarak belirli yaşam tarzına mahkum olan insanların sayısı marjinal düzeye iner veya sıfırlanır.
Bu arada çok kötü şartlar altında yaşayan hayvanlar da tabii ki var ve bunlar çoğunlukta- bilhassa Türkiye’de çok sokak kedi ve köpekleri var.
Bunların yaşam kalitesini düzeltmek için sevgili okurlarıma 07.10.2012 tarihli “Kedi köpeklere T.C. Kimlik numarası” başlıklı yazıma göz atmalarını tavsiye ederim.
|