İnsan hayatına yön veren öyküleri çok severim.
Fırsat buldukkça da paylaşırım.
Eğitim ve öğretim sistemimizin içi boş olduğu için oklullar bittikten sonra büyük sıkıntılar yaşıyoruz.
20 yaşında Hukuk Fakültesini bitireni 22 yaşında hakim yapıyoruz.
Hakim olmanın hukuk bilgisi ile sınırlı olamayacağını ülkeyi yönetenler de bilmiyorlar.
İngiltere’de hakim olabilmek için 40 yaşında olma koşulu var.
22 ‘lik hakimle 40 yaşındaki hakimin arasındaki farkı anlamak için adliye sistemimize bakmak yeterlidir.
Gelelim öykümüze:
Northwestern Üniversitesi Kelllog Business School’da yaşanan gerçek bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Profesör sınıfa girip, karşısında duran özenle seçilmiş öğrencilerine kısa bir süre baktıktan sonra,
"Bu gün zamanyönetimi konusunda deneyle karışık bir sınav yapacağız" dedi.
Kürsüye yürüdü, kürsünün altından kocaman bir kavanoz çıkarttı.
Arkadan, kürsününaltından bir düzine yumruk büyüklüğünde taş aldı ve taşları büyük bir dikkatlekavanozun içine yerleştirmeye başladı.
Kavanozun daha başka taş almayacağınaemin olduktan sonraöğrencilerinedöndü ve
"Bu kavanoz doldu mu?" diye sordu.
Öğrenciler hep bir ağızdan "Doldu" diye cevapladılar.
Profesör "Öyle mi?" dedi ve kürsünün altına eğilerekbir kova mıcır çıkarttı.
Mıcırıkavanozun ağzındanyavaş yavaşdöktü.
Sonra kavanozu sallayarak mıcırın taşların arasına yerleşmesinisağladı.
Öğrencilerine dönerek bir kez daha“Bu kavanoz doldu mu” diye sordu
Bir öğrenci "Dolmadıherhâlde" diye cevap verdi.
"Doğru" dedi profesör vegene kürsünün altına eğilerek bir
kova kum aldı ve yavaş yavaş tümkum taneleri taşlarla
mıcırların arasınıdoldurana kadar döktü.
Tekrar öğrencilerine döndü ve
“Bu kavanoz doldu mu“ diye sordu.
Tüm sınıftakiler bir ağızdan"Hayır" diye bağırdılar.
"Güzel" dedi profesör ve kürsününaltına eğilerek bir sürahi su aldı ve kavanoz ağzına kadardoluncaya dek suyu boşalttı.
Sonra öğrencilerinedönerek:
"Bu deneyin amacıneydi?" diye sordu.
Uyanık bir öğrenci hemen "Zamanımız ne kadar dolu görünürse görünsün, daha ayırabileceğimizkadarı mutlaka vardır" diye atladı.
"Hayır" dedi profesör,"bu deneyin esas anlatmak istediği
"Eğer büyük taşları baştanyerleştirmezsen küçüklergirdikten sonra büyükleri hiç bir zaman kavanozun içine koyamazsın" gerçeğidir".
Öğrenciler şaşkınlık içinde birbirlerinebakarken profesör devam etti:
"Nedir hayatınızdakibüyük taşlar?
Çocuklarınız, eşiniz, sevdikleriniz, arkadaşlarınız,eğitiminiz, hayâlleriniz, sağlığınız, bir eseryaratmak, başkalarınafaydalı olmak, onlarabir şey öğretmek!
Büyük taşlarınız belkibunlardan birisi, belkibir kaçı, belki HEPSİ.
Bu akşam uykuya yatmadanönce iyice düşünün ve sizin büyük taşlarınız hangileridir, iyi karar verin.
Bilin ki, büyük taşlarınızı kavanozailk olarak yerleştirmezseniz hiç bir zaman birdaha koyamazsınız,
o zaman da ne kendinize, ne de çalıştığınız kuruma, ne de ülkenize faydalı olursunuz.
Bu da iyi bir iş adamı, gerçekte de iyi bir adam olamayacağınızı gösterir".
Profesör, ders bitmedigi halde konuşmadan, oturan öğrencileri sınıfta bırakarak, çıkıp gitti.
|