Türkiye –İran – Rusya tarihin derinliklerine kök salmışüç büyük devlettir.
Bu üç devleti oluşturan üç büyük millet yüzlerce yıldır saygındırlar, onurludurlar ve büyüktürler.
Tarih boyunca bu üç devletin büyüklüğü değişmemiştir. Değişen sadece rejimleridir.
Rejimleri ne olursa olsun bu üç millet küçülmez, saygınlığını yitirmez.
Osmanlı İmparatorluğu – Rus Çarlığı- İran Kisralığı çevrelerinde ve dünyada tanınırken ABD’nin üzerinde bulunduğu kıtanın yeri bilinmiyordu.
Süleymaniye, Selimiye yapıldığında Amerika kıtasının adıyeni konuluyordu.
Dünyanın dört yanından bu kıtaya gelenler, kıtanın yerleşik halklarını katledip yok ederek yeni devletler oluşturdular.
Dilleri, inançları, kökenleri, kültürleri, gelenekleri farklı insanların kurduğu devletlerden birisi de ABD’dir.
Eğer tarih içinde ABD’ye bir yer bulmaya çalışılırsa çok zorlanılır.
Bu ülke birkaç yüz yıl daha tarihin ancak sığıntısıolabilir.
ABD dünyayı karıştırırken, yer altı, yer üstü zenginliklerini soyarken, halkları birbirine düşürür, insanların üzerine bomba yağdırıp çocukların, kadınların katili olurken dünya bu rezilliği izlemekle yetindi.
İzlemekle kalmadı, bazıları destekledi.
Desteklemekle de kalınmadı, ABD’ne karşı durabilecek, dünya dengesini sağlayabilecek ikinci güç olan Sovyetler Birliğini yıkmak için elbirliği, güç birliği yapıldı.
Sovyetler Birliği dağılınca dünyanın bir kısmı bayram havasına girdi.
Bugün çoğunun bu sevinci mateme dönmek üzere.
Sovyetler Birliği’nin yerini alan Rusya Federasyonu’nun gücü ve etkinliği her geçen gün artıyor.
Dünya yeni bir dengelenmeye doğru ilerliyor. Bu arada biz neler yapıyoruz ?
Türkiye, Atatürk’ün vasiyetine rağmen kuzey komşusu ile müttefik olma yerine, emperyalizmin ağa babası ile kader ortaklığını seçti.
“Bu kış komünizm gelecek “ paranoyası ile soğuk savaşın orta yerine balıklama atlayan Türkiye, “küçük Amerika” olma sevdasıyla çıktığı yolda arabayı devirince sıradanlaşıverdi.
8 yıl önce Rusya –Gürcistan ateş içindeyken biz donuyorduk.
Bunalım ve çözümsüzlük kışa uzasaydı yüzyılların en büyük felaketini yaşayacaktık.
Çünkü yanlış yerlerde, yanlış kapıları çalıyoruz.
Doğal Gaz yakıtımızın neredeyse tamamını Rusya ve İran’dan alıyoruz.
Isınma düzenimiz, sanayimizin büyük kısmı ve elektrik üretim merkezleri önemli ölçüde doğalgaza bağımlı.
Rusya ile aramız limonlu, İran’la ise sirkeli olunduğunda uykularımız kaçıyor.
Türkiye’yi en yaşamsal konuda müttefiki olmayan iki devlete tam bağımlı yapan anlaşmalarıimzalayanların “vatana ihanetle”yargılanmaları gerekirken, yeni iktidarlar yeni bağımlılıklar yaratmada sakınca görmüyorlar.
Bu ihanetin hesabı kimlerden sorulacak, bilinmiyor.
Bu ihanetin hesabını kimler soracak, bu hiç bilinmiyor.
Bilinen o ki, yanlış yerde durmanın bedelini bir gün çok ağır ödeyeceğiz.
“Yok böyle bir şey”, “ her şey yolunda” diyenlerin tümü yalan söyleyerek halkıkandırıyorlar.
Türkiye’nin yanlış yerde durduğunu halkın görmesini, bilmesini istemiyorlar.
Eğitime üst üste vurulan darbelerin, boş kafalı,düşünemeyen, doğruyu göremeyen kuşaklar
yaratılmak istenmesinin tek nedeni, hainlerin ihanetlerini saklamak istemeleridir.
Neden düşürüldüğü bir türlü anlatılamayan uçak krizinden sonra ekonomi neredeyse çöküyordu.Akdeniz kıyılarındaki otellerin çoğu battılar.
Türkiye’nin en gerçekçi çıkar birliği komşularındadır.
ABD’nin Ortadoğu’daki haydutluğunun sona ermesi için Türkiye’nin bunu görmesi gerekir.
|