JOMO KENYATTA kimdir bilir misiniz ?
Kendi tarihindeki değerli kişileri doğru dürüst bilmeyenlere böyle şeyler
sorulmaz ama bazen aklıma esiyor.
İçinizden sövseniz de Kenyatta’yı yazacağım.
1894 yılında doğdu. 10 yaşında öksüz bir çocukken İskoç misyonerler onu
korumaları altına aldılar.
Çocukluğu bu misyonerlerin yanında geçti.
Büyüdüğünde Nairobi su işlerine memur oldu.
1922 de KİKUYU merkez birliğine katıldı.
Burada genel sekreterliğe yükseldi.
1929 da Birlik onu Kenyalıların haklarını savunsun diye Londra’ya gönderdi.
Kenyatta Londra’da üniversiteyi bitirdikten sonra Rusya’ya gitti ve 2 yıl antropoloji okudu.
1944 de kurulmuş olan Kenya Afrika Birliği’ne geçti.
Kenyatta’nın Afrikalılar üzerinde büyüleyici etkisi vardı.
Onun sözleri yasa yerine geçerdi.
Kenya’nın özgürlüğü için mücadelesini sürdürürken yer yer isyanlar çıkıyordu.
İngilizler , Kenya’da başlayan ve hızla yayılan MAU-MAU ayaklanmasından onu sorumlu tuttular ve 1952 de tutukladılar.
Gizli bir yerde yargıladılar ve 7 yıl hapis ile bir yıl sürgün cezasına çarptırdılar.
O cezaevindeyken Kenya Ulusal Bağımsızlık Savaşı zafere ulaştı.
1963 de ülkede İngiliz sömürge yönetimi sona erdi.
Özgürlük savaşçısı JOMO KENYATTA önce başbakanlığa sonra da devlet başkanlığına getirildi. 1978 yılında öldü.
Kenyatta Afrika için çok değerli ve önemli bir kişiliktir.
Kendisini Hıristiyan misyonerler yetiştirmesine karşın yaptığı değerlendirmelerle “ruhunu” onlara teslim etmediğini göstermiştir.
Kenyatta’yı neden yazdım ?
Bakın neler söylemiş..
“Batılılar geldiklerinde ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımız vardı.
Bize gözlerimizi kapayarak dua etmesini öğrettiler.
Gözlerimizi açtığımızda ise bizim elimizde İncil onların elinde topraklarımız vardı.”
Bunların bizimle ne ilgisi var ?
İlgisi yok ama benzer durumlar söz konu olabilir .
AKP geldiğinde elimizde barış, huzur, özgürlük, laiklik, cumhuriyet vardı.
Bizlere torbalar içinde kömür, paketler içinde yiyecek, çadırlarda yemek dağıttılar.
Gözlerimizi kapayarak yeniden oy atmamızı istediler.
Gözlerimizi açtığımızda ise bizim başlarımızda türban, yüzümüzde sakal, pencerelerimizde kafes, modern hukuk yerine şeriat, özgürlük yerine kölelik onlarda ise bol para ve iktidar vardı.
Bunların kısmı gerçekleşti.
Bir kısmı da olgunlaşsın diye bekleniyor.
Son yıllarda meclisten çıkan torba yasa torbaları içinde halkın yararına tek yasa bulunmaması rastlantı değildir.
Hayatta rastlantı da yoktur.
Marks, “ din afyondur “ derken işte bu durumu anlatmak istemişti.
Marks’ın anlatmak istediği salon solcularınca yanlış anlaşıldı.
Karşı olduğu din değildi dinin kullanılış biçimiydi.
Kenyatta’ta da Hristiyan misyonerlerce yetiştirildiği halde dinin kullanılışındaki sapkınlığı çok güzel anlatmıştır.
Gençlerimiz Kenyatta’yı bilmezler..
Gençlerimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü de bilmiyorlar.
Öğretilmeyen şey bilinmez..