Son çıkan kitaplarımdan birsinin adı “KELİMELER CANLIDIR”
Kelimeler gerçekten canlı mıdır?
Kelimeleri kullanırken onlara hayattan bir şeyle katarsak canlanırlar, denildiğini duyar gibi oluyorum.
Bunda elbette doğruluk payı vardır ama kelimeler her durumda canlıdırlar.
Onlara yüklenen anlamlar kelimelerin ruhudur.
Kullanıcının ustalığı bu ruha eklendiğinde ağzımızdan ya da kalemimizden çıkan kelimeler evrende yeni bir boyut kazanırlar.
Çok örnek bulunur ama ben pek bilinmeyen öykünün öyküsünü yazacağım.
Kitabımda da böyle ilginç öykülerden esinlendiğim yazılarımı topladım.
*
Moses Mendelssohn hiç yakışıklı bir adam değildi.
Çok kısa boyunun olmasının yanı sıra, çok garip bir de kamburu vardı.
Moses Mendelssohn, günün birinde Hamburg'da yaşayan bir işadamını ziyarete gitti.
İşadamının, Frumtje adında çok güzel bir kızı vardı. Moses,bu güzel kıza umutsuz bir aşkla tutuldu.
Fakat güzel kız onun çirkin görüntüsünden ürkmüştü.
O nedenle, değil onun sevgisine karşılık vermek, yüzüne bile bakmak istemiyordu.
Ayrılma zamanı geldiğinde Moses, güzel kızın üst kattaki odasına çıktı ve tüm cesaretini toplayarak onunla son kez konuşma girişiminde bulundu.
Kızın güzelliği öylesine olağanüstüydü ki, bir an için onun cennetten geldiğini bile düşündü.
Fakat kızın, başını kaldırıp da yüzüne bakmamaktaki direnci, Moses'ı çok üzdü.
Güçlükle başarabildiği konuşması sırasında çirkin aşık, bu güzel kıza bir soru sordu:
"Evliliklerin kutsal bir özelliği olduğuna inanır mısınız?" dedi
"Elbette" diyerek yanıtladı güzel kız ve gözlerini yine kaldırmayıp Moses'ın yüzüne yine bakmadan, kendi de ona bir soru sordu:
"Peki ya siz?"dedi."Siz inanır mısınız buna?"
Moses bir an bile duraksamadı: "Evet,ben de inanırım" dedi ve ekledi:
"Biliyor musunuz? Her erkek çocuğu doğduğunda Tanrı, onun evleneceği kızı belirlermiş.
Benim doğumumda da, benim evleneceğim kız belirlenmiş ve bana “Senin karın kambur olacak”' demiş.
O zaman ben bir istekte bulunmuşum Tanrı'dan.
Tanrım, kambur bir kadın bir trajedi olur.” Lütfen onun kamburluğunu bana ver ve onu güzel bir kadın yap'” demişim."
Moses' ın bu sözlerinden sonra Frumtje gözlerini yerden kaldırdı, onun gözlerinin içine baktı ve elini uzatıp, Moses' ın elini tuttu. Ve daha sonra da onun, sevgili eşi oldu.
*
Bu anlatılan bir "peri masalı" değil, ünlü Alman besteci Mendelssohn'un büyük babası ile büyük annesinin evlenmelerinin öyküsüdür.
Harfler ve kelimeler cümlelerin yapı taşlarıdır.
İnsanın çok tanımı yapılmıştır ama diğer canlardan asıl ayıran özellik üzerinde pek durulmamıştır.
“İnsan konuşan hayvandır” saptaması ise en az ciddiye alınacak tanımdır.
Sığırlar, koyunlar, kurtlar, köpekler, kediler, kuşlar aralarında konuşurlar.
Papağan ve muhabbet kuşları ise bizim cümlelerimizle bu işi yaparlar.
Hayvanları alfabesi, harfleri yoktur.
İnsan kendinde olan bu harika özelliği öylesine kötüye kullanıyorlar ki.
Yukarıda anlattığım öykülerin mutlaka bilinmesi gerekiyor.
Kelimeleri güzel amaçlarla kullandıkça insanlık erdemine yaklaşılır.
Bir yandan kelimelerle yaratılan çirkinlikler, öte yanda kitap yasakları ve katliamları ile ancak iki ayak üzerinde yürüyebilen iğrenç yaratıklar olunabilir.
Bu konu pek ciddiye alınmıyor.
Sonuçta, bir eğitimsizlik sıralaması yapılıyor ve dünyada 11. Sırada olduğumuzu görüyoruz.
Afganistan, Pakistan,Somali, Suudi Arabistan, Liberya, Gabon,Togo,Mali,Uganda,Çad,TÜRKİYE.
Mutlu muyuz, mutlu musunuz, mutlular mı ?...