İnsan olabilmenin en belirgin göstergesi diğer canlılara yaklaşımdır.
Üzerinde bulunduğumuz coğrafyanın en büyük şairi, filozofu ve inananı Yunus Emre’dir.
Ebussuut Efendi gibi inancını gücün buyruğuna verenlerin onun için söyledikleri zırvadan öteye geçemez.
Ebussuut Efendi verdiği fetvada diyor ki
“Yunus Emre kafirdir ve şiirleri küfürdür”
Bu söyleyen adamın Pargalı İbrahim Paşa ve boğulan şehzadeler için verdiği fetvaları okumak yeterlidir. Nedense bu fetvalar günümüz Türkçesine çevrilip yayımlanmaz.
Din adamı kisvesi altında yapılan alçaklıkların bilinmesini istenmiyor.
Öyle anlaşılıyor ki çağın firavunu Fethullah Gülen’den de yeterli ders alınmadı.
Yunus Emre’nin söylediği tek cümle bile yüzyılları değil bin yılları sarar sarmalar.
“Yaratılanı severim yaratandan ötürü”
İnsanı sevmek diğer canlıları sevmekten geçer
Sevgi yürekte hissedilmeli, sevilen incitilmemeli, sevilene kıyılmamalıdır.
Bizim coğrafyamızda alçaklar, caniler, hainler, katiller, zalimler, sapıklar vardır ama vicdanı olanları sayısı da azımsanamaz.
Bir üst yapı kurumu olan devlete de vicdanı olanların duyguları yansımıştır.
İnsan hakları konusunda çok sert söylemlerde bulunan Batı’da ise devletler işte bu vicdandan paylarına düşeni almamışlardır.
Onların insan hakları konusundaki içtenlikleri de tartışmaya açıktır.
Ya hayvan hakları?
Daha önce Avrupa’ya ya da Amerika’ya seyahat ettiyseniz eğer sokaklarda hemen hemen hiç kedi olmadığını fark etmişsinizdir. Ülkemizde ise bu durum tam tersi. Peki ya neden?
İngiltere’de başı boş sokak hayvanları yakalandıktan sonra çok kısa süreler (1-2 ay) hayvan barınaklarında tutulur, daha sonra uyutularak krematoryumda yakılırlar. Bu işlem ve süreç ABD’de 14 gün gibi çok kısa süredir..
Avrupa’nın lideri konumundaki birçok ülke benzer uygulamaları kullanır.
Rusya ve Doğu Avrupa ülkelerinde ise bizim belediyelerin kullandığı eski yöntem zehirli yem, toplayıp kurşuna dizmek gibi en acı şekillerde yok ediliyorlar. Hindistan’da sokak köpekleri tarafından öldürülen insan sayısı terör saldırılarından daha fazla olduğu için son beş yıldır köpek avcıları gibi alçak ekipler kurarak her yerde ava çıkıyorlar.
“Approximately 7.6 million companion animals enter animal shelters nationwide every year. Of those, approximately 3.9 million are dogs and 3.4 million are cats. each year, approximately 2.7 million animals are euthanized (1.2 million dogs and 1.4 million cats).”
Yukarıdaki ASPCAverilerine göre her yıl ortalama 7.6 milyon hayvan barınaklara alınıyor ve bunun yarısına yakını ötenazi ile öldürülüyor. Bu işleme ötenazi denilmesi bile büyük kepazeliktir. Sanki hayvanlar kendi elleriyle teslim olup barınaklara tıkılmış ve ölüm belgelerini kendileri imzalamış gibi sunuluyor.
Bu veriler ABD, Kanada ve belli başlı birkaç ülkeyi kapsıyor.
Hayvanlara özellikle de kedi ve köpeklere en acımasız işlemler yapanların insan hakları konusundaki görüşlerine güvenilir mi?
Bizim ülkemizde kendi başına küçük bir kent nüfusu kadar sokak kedisi ve köpek bulunuyor.. Ülkemizde genel olarak sokak hayvanlarını seven bir kitle var.
Belediyeler eskiden olduğu gibi hayvanları zehirledikten sonra kamyonlara toplayıp bir yerlerde yakamıyorlar.
Türk toplumu yaratılanı yaratandan dolayı seviyor.
Böyle bir yazı aklımdan geçmiyordu ama Alman Şansölyesi Merkel “İslamist Terör” deyince, Hitler çocuklarının pek aynaya bakmadıklarını anladım.
Dünyada terörün doğduğu ülkeler Hristiyan’dır. Gelişmesi, örgütlenmesi ve desteklenmesi de bu ülkelerdendir.
Biz yine de saygımızdan Hristiyanist Terör demiyor ve kedileri seviyoruz.
|