Fakir fukara edebiyatı yıllarca solcularca kullanıldı.
İktidara gelmek bir yana meclise bile giremediler.
İşçisiyle, öğrencisiyle, öğretmeniyle, köylüsüyle, solcuların,
haklarını, hukuklarını korumak için yırtındıkları, uğruna işkence gördükleri, en güzel yıllarını hapishanelerde geçirdikleri, kurşunlanıp öldükleri, asıldıkları fakir- fukara ayaklarının üzerinde özgürce durmak yerine, at kıçında geçinen sinek olmayı yeğledi.
Para babalarının, ağaların, patronların, işbirlikçi uşakların, kaşarlanmış
siyasetçilerin peşine takıldı.
Ulusal gelirden hakkına düşen payı istemek ve almak yerine, çanak yalamanın daha tehlikesiz olduğunu görerek o yana saptı.
Fakir-fukara'nın durumu kavraması için solcular yeni fraksiyonlar ortaya attılar.
Her görüş kendisini halkın daha iyi anladığını sandı.
Oysa halkın onları anlamaya niyeti yoktu.
Başkaları solcuların silahlarını aldı ve çok güzel kullandı.
Önce Özal, arkadan Erdoğan fakir-fukara edebiyatı ile iktidara geldiler.
Ancak onlar fakir-fukara için bir şeyler yapacaklarını söylemediler.
Özal'ın boynu bükük konuşması halkı öylesine etkiledi ki;
- Böyle bir garibana iktidar helal olsun, diyen halkımız ANAP'ı baş tacı etti..
Sonrasını ulusça yaşadık.
Öyle bir ahlaki çöküntü dalgası geldi ki, namus, şeref, haysiyet, dürüstlük adına ne varsa yutuverdi.
Semra Özal'ın bir dikili ağacı bile bulunmayan oğulları televizyon kanalı, banka sahibi oldular.
Hediyeler Jaguar boyutlarına ulaştı.
İkinci gariban Erdoğan işi Özal'dan daha iyi kavramış olacak ki, halktan neredeyse anayasayı değiştirecek sayısal gücü alıverdi.
Şimdiki durumları anlatmak ise bilineni tekrarlamak olacak.
Eskiler buna "malumu tarif" derler.
Acaba solcular bundan ders çıkardılar mı ?
Halkımız partilere mesajını verdi.
Yok öyle fakir fukara yalakalığı.
Önce trilyonluk serveti cukkalıyacaksın.
Çevrende senin için yırtınacak aportlarını besleyeceksin.
Sonra ekranlara çıkacak, boynunu hafif sağa eğecek, banka hesaplarının
verdiği rahatlıkla ne kadar gariban olduğunu anlatacaksın.
Dinleyenler hem ağlayacak hem de oy verecekler.
Sağ siyaset eşsiz dehasını bir kez daha ortaya koydu.
Köylü ağzıyla konuşarak yıllarca köylüyü peşinden koşturan Demirel bile bunların yanında çırak kaldı.
Aziz ve sevgili halkımız, onun uğruna yaşamlarından olanlara layık görmediği
iktidarı takiyyecilere sundu.
Bankerlerle soyuldu, bankalar battı soyuldu,
vergiden soyuldu, gazdan soyuldu,
ekmekten soyuldu, ulaşımdan soyuldu.
Sağcılar soydukları için baş tacı oldular.
Solcular hırsızlığa karşı çıktıkları, bağımsızlığı savundukları için dışlandı, asıldı, hapislerde çürüdü.
Bu gün bakıyorum da sağ ile sol arasındaki fark, yafa portakalı ile vaşington portakalı kadar .
Soyanlar da unutuldu, soyanlara karşı çıkanlar da..
Vurulduk ey halkım unutma bizi, demişti bir arkadaşımız.
Halkımız utanmasa Atatürk'ü bile unutacak....
|