Atalarımızın çok güzel sözleri vardır. İşte bir tanesi:
“Eşek aynı yolda, aynı çukura iki kez düşmez”
Son günlerdeki “şeker kötüdür” muhabbeti yoğunlaşınca bu atasözü birden aklıma takıldı.
Şekerle eşeğin ne ilgisi var?
Uzaktan bakıldığında birbirine benzemezler.
İkisi de insanların hizmetindedir, diyebiliriz.
En büyük farkları ise ABD’dir.
ABD’deki bilim adamları eşeğin zararları konusunda araştırma yapmazlar.
Eşek sayısının artması ABD ekonomisine ya da yapay eşek
sanayine zarar vermez fakat şeker farklı.
Dünyada kamış şekeri – pancar şekeri- tatlandırıcı kavgası var.
Tatlandırıcı Türk şeker sektörünün olduğu kadar insan sağlığının da baş belası.
Bilim adamlarımız ve doktorlarımız bunu biliyor…
Medyamızın da bu konuda yeterli bilgisi var.
Fakat bir şey daha var:
ABD’de deki uyanıklar takımı. Bu uyanıklara kızmak yanlış olur.
Kendi ülkelerinin çıkarı için her yolu deneyeceklerdir.
Deniyorlar da, çünkü onlar ABD vatandaşı ve vatandaşlık yemini ile ülkelerine bağlılar.
Ülkemizde vatandaşlık yemini bulunmuyor.
Türklükle ilgili tüm söylemler de yok edilmeye çalışılıyor.
Yakında “Türküm” diyenler gözaltına alınırsa şaşırmayalım.
Bir Türk gazetesi şöyle bir haber verebiliyor:
“Amerika’nın güvenilir araştırma merkezlerinden San Fransisco’daki
Kaliforniya Üniversitesi’nin bir gurup bilim insanının ulaştığı sonuçlara
göre şekerin en az sigara kadar sağlığa zararlı olabileceğini ortaya koydu.”
ABD’de de halk kobay olarak kullanılır.
İnsanları hazırlamak için gerekli alt yapı da “aşırı tüketim” kavramına vurgu yapılmış.
Yeryüzünde “aşırı tüketimi” zararlı olmayan madde yoktur.
Hava bile fazla alındı mı ciğerleri patlatır.
Sigara ile şeker kıyaslaması ise bir saçmalık harikasıdır.
Sigaranın azı da zarardır, çoğu da.
Bizim kuşak bu numarayı bir kez çok safça yedik.
60 yıl önce yemeklere hayvansal yağ konulurdu.
Yemeklerde Urfa ve Trabzon yağları, kahvaltılarda tereyağı kullanılırdı.
Urfa yağının kilosu 9, Trabzon yağının kilosu 10 liraydı.
Bir gün bakkallara 3 kiloluk sarı yuvarlak teneke kutularda VİTA margarin yağı geldi.
Kiloyla almak isteyenler içinde 17 kiloluk tenekelerde satışa sunuldu.
Arkasından da “güvenilir” bilim adamlarının ve doktorların raporları ortalıkta uçuşmaya başladı.
Bu raporlarda hayvansal yağların damar sertliği yaptığı ve kalp için zararlı olduğu yazılıydı.
Benim ailemin de içinde olduğu halkımız bu söylenenlere ve yazılanlara
inandı ve margarine yöneldi.
Hayvansal yağ üreticileri kısa zamanda battılar. Hayvancılık ilk darbeyi margarin yağıyla aldı.
60 yıl sonra damar sertliği ve kalp hastalığı yapanların gerçekte
margarinler olduğu kanıtlandı.
Hayvansal yağları karalayanlar geberip gittikleri için hesap soracak kimse bulunamadı.
Bu günlerde aynı senaryo şeker için yazılıyor.
Etkileme olgunlaşınca “ şeker zararlı, tatlandırıcı verelim” denilecek
Yazının başında ne demiştik:
“Eşek aynı yolda aynı çukura düşmez” İnsanlar da düşmemeli.
Şekerle sigara kıyaslanamayacağı gibi eşekle de insan kıyaslanmaz
|