Dilencilik dünyanın en eski mesleklerinden biridir. Yardıma muhtaç olduğu gerekçesiyle başka insanlardan para, yiyecek ve benzeri şeyler istemeyi alışkanlık haline getirerek geçimini bu şekilde sağlayan kişiye dilenci denir.
Dilencilere gelişmiş ülkelere nazaran geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde daha çok rastlanmaktadır. Dilencilerin bir kısmı gerçekten yardıma muhtaç olmakla beraber bir kısmı da toplumun insaf, yardımseverlik ve dindarlık duygularını sömürerek kolay ve haksız kazanç elde etmeye çalışırlar. Bu amaçla genellikle yoksul görünümlü olmaya dikkat ederler.
Engelli olmak veya engelli çocuğu olmak avantaj sağladığı için engelli veya hasta taklidi yaparlar. Bazı durumlarda dilenci çetelerinin eline düşmüş çocuklar sakat bırakılır veya engelli rolü oynamaya zorlanır.
İngiltere'nin Wolverhampton şehrinde 'profesyonel bir dilencinin' yılda 130 bin sterline (yaklaşık 537 bin TL) yakın para topladığı ortaya çıkmıştı.
Dilenci olarak bölge halkından para isteyen kişinin, ev sahibi olduğu halde kendisini “'evsiz”' olarak tanıttığı anlaşılmıştı.
The Daily Telegraph gazetesinde yer alan habere göre Wolverhampton'da yerel toplum konseyinin çevreden sorumlu yetkilisi Steve Evans, bu kişinin bölge halkından bir günde 500 sterlin (2.066 TL) son beş günde de 2.500 sterlin (10.326 TL) topladığını söyledi.
Yılda 130 bin sterline denk gelen bu meblağ, İngiltere Başbakanının maaşından yalnızca 12 bin sterlin eksik.
Gazeteye konuşan İşçi Partisi üyesi Evans, şehirdeki dilencilerin çoğunun evsiz olmadığını ve yalnızca alkol parası için dilendiklerini söyledi.
Evans, günde 500 sterlin toplayan kişiyle ilgili "Evsiz olmadığını biliyorduk. Kayıtlı bir adresi var ve oldukça iyi bir evde yaşıyor. Yoğun saatlerde kent merkezinde bütün gün öyle oturmaktan memnun görünüyor" dedi.
Gazetenin haberine göre aynı şehirde ismini vermek istemeyen bir dilenci de mağdur olmaktan korktuğunu söyledi:
"İnsanların bu tip olaylar nedeniyle bana para vermemelerinden kaygılanıyorum. Aramızdan bazıları gerçekten evsiz ve paraya ihtiyaçları var. Alkol için değil, geceleri başımızı bir yere sokabilmek ve yemek alabilmek için. Bazılarının bizim adımızı kötüye çıkarmaları çok üzücü. Bazıları ise yalnızca dolandırıcı."
İngiltere de işler böyle de Türkiye’de daha farklı mı?
Dilencilik ülkemizde çok karlı ve organize bir sektördür..
Polis sık sık çeşitli yerlere baskınlar yapar.
Uyuşturucu, sahte gıda ve içki , sigara kaçakçılığı, kadın ticareti gibi konuların üzerine gidilir ama en az bunlar kadar kazançlı ve yasa dışı dilencilik çeteleri ile ilgilenilmez.
Yoksul insanları, sakatları, kaçırılarak sakat bırakılan çocukları zorla dilendirenler neredeyse korunur durumdadırlar..
Belediye Zabıtasının dilencilerle mücadelesi geçmişte oldukça etkiliydi.
Akköprü’de dilenci kampı vardı ve dilenciler burada bir süre tutulurdu.
Günümüzde ise belediye zabıtasının yetkileri tümüyle budanmıştır.
Öylesine budanmıştır ki belediye zabıtası nerdeyse gereksiz duruma getirilmiştir.
Oysa belediye zabıtasına silah da verilerek “kent polisi” yapılması, kent trafiğinin de bu oluşuma verilmesi gerekir.
Belediye zabıtaları geliştirilip daha geniş yetkilerle donatılacağına belediyelerin süsüne dönüştüler.
Geçen yıl Ulus halinde sardalye balığını hamsi diye satıyorlardı.
Belediye zabıtası söyledim, “ biz böyle bir eğitim almadık” dedi.
Sardalye ile hamsiyi ayırmak için eğitim gerekmez.
Bunu ayıramayana da o elbise giydirilmez.
Konu dilencilikti nerelere geldik.. Sahi bu ülkede dilenci çeteleri ile mücadele ediliyor mu?
|