Bu öyküyü kesip saklamanızı öneririm.
Bunu kendimi önemsediğim için yazmıyorum. Öyküyü önemsiyorum.
Eski Sisam’da Ancee adında zalim bir kral varmış.
Yeni bağına üzüm kütükleri diktiriyormuş.
İşlerin çabuk bitmesi için de kölelerin dinlenmesine izin vermeden çalıştırıyordu.
Köleler çok çalışmaktan bitkin düşmüşlerdi.
İçlerinden birisi artık dayanamamış ve her şeyi göze alarak zalim krala:
- Niçin bu kadar acele ediyorsunuz efendim ? Siz bu bağın üzümlerinden yapılacak şaraptan hiçbir zaman içemeyeceksiniz. Deyivermiş..
Kral biraz kızmış ama sesini çıkarmamış.
Bağa dikilen üzümler yetişmiş.
Üzümler toplanmış ve şarap yapılmış.
Kral, herkesin toplanmasını, kölelerin de toplantıda bulunmalarını buyurmuş..
Bağın üzümlerinden yapılan şaraptan bir kadeh getirilmesini istemiş.
Daha önce kehanet gösterisinde bulunan köleyi de huzuruna çağırtmış.
Şarap kadehini elinde tutarak :
- Söyle bakayım, benim bu şaraptan hiçbir zaman içemeyeceğimi bir kez daha iddia edebilir misin.. Çünkü kafanı kestirmeden önce bu şarabı içtiğimi göreceksin., demiş.
Köle, gözlerinde korku olmadan yanıt vermiş.
- Sanmıyorum efendim. İçebileceğinizi söyleyemem. Çünkü dudak ile kadeh
arasındaki mesafe çok uzundur.
O arada başınıza neler gelebileceğini bilemem.
Köle sözlerini bitirir bitirmez, kralın adamlarından birisi içeri gelmiş
ve bir yaban domuzunun bağa girerek asmaları parçaladığını söylemiş.
Kral elindeki kadehi masaya bırakarak hemen dışarı fırlamış.
Kılıcını çekip yaban domuzunun, üzerine gitmiş.
Yaban domuzu keskin dişleriyle Sisam Kralının karnını deşivermiş.
Kral bağda, şarap kadehi masada kalmış.
Kölenin kehaneti doğru çıkmış ve kral şaraptan bir yudum içememiş.
Zalimlerin ve zulmü adalet gibi gösterenlerin amaçlarına ulaştıkları pek görülmemiştir.
Araziyi alırlar. Asmaları diktirirler.
Üzümler olur. Şarap da yapılır. Fakat içemezler.
Siyaset hayal dünyasında at koşturmak değildir.
Yalana dayalı siyaset uzun ömürlü olamaz.
İnsanları kandırmak kolaydır. Toplumları da kandırmak kolaydır.
Yalan yoğun bir sistir. Gerçek ise güçlü bir rüzgar.
Sis ne kadar yoğun olsa da rüzgar onu bir anda dağıtır.
Aynı şeyler karanlık için de söylenebilir.
Işık geldiğinde karanlık çeker gider.
Sisam Kralı gibi binlerce iktidar sahibi gelip geçti.
Çoğunun adları ve ne zaman yaşadıkları bilinmiyor.
Gelecek kuşaklar ve insanlık için kalıcı işler yapanlar ise unutulmuyor.
Tüm iktidar sahipleri her sabah aynaya bakarak kendilerine sormalılar:
- Ben kimim.?
Bana verilen görev nedir ? Gelecek için neler yaptım ?
Halk sabah kahvaltısında neler yiyor ? Ben neler yiyorum ?
İktidar sahibi olduktan sonra bende ve çevremdekilerde hangi değişmeler oldu ?
Bardak elimde ama ben bu şarabı içebilecek miyim ?
Aynayla kapı arasındaki mesafe oldukça uzundur.
Aynaya bakmam bittiğinde kapıya ulaşabilecek miyim ?