Kilis Yardımlaşma Derneği yılın Hayırsever İşadamı ödülünü verdiğinde
Coşkun Kartabaşoğlu’nu merak ettim.
Kimdir, nerelidir, neler yapmıştır?
Yaptığım araştırma sonucu karşıma, insanlık erdemlerini kişiliğinde toplamış, yaşamanın ancak yaşatmakla mümkün olduğunu özümsemiş, yaptığı hayırlar doğduğu ilin sınırlarını aşmış, insan olma yolunda bir şeyler öğrenmek isteyen herkese örnek bir büyük adam çıktı.
Para kazanmak kolaydır.
Zor olan parayı doğru işler için harcamayı bilmektir.
Kilis’in yetiştirdiği değerli insan diye devam edeceğim ama hafif kalacak.
Kilis’in yetiştirdiği insan gibi insan, Coşkun Karabaşoğlu özellikle eğitim konusunda hayırseverlikte sınır tanımıyor.
Bazı kişileri tüm insanlık tanımalıdır.
Varlıklı kişiler imrensinler de böyle hayırseverler çoğalsın.
Coşkun Karabaşoğlu gibi kişilerin hayırseverliği reklam amaçlı olmadığından başkalarının duymalarını önemsemezler.
Bu alçak gönüllüğü Mehmet Akif’de de görmekteyiz.
Kurtuluş savaşımızın manevi mimarı, İstiklal Marşının şairi resminin arkasına şöyle yazmıştır.
“Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
Günler şu heyulayı da, er geç, silecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma,
Sessiz yaşadım, kim beni, nerden bilecektir?”
Bir yanda milyonlarca lirayı hayır ve eğitim işlerinde harcadığı halde yakın çevresi dışında yaptıklarını kimsenin bilmediği Coşkun Karabaşoğlu, öte yanda yardımlarını televizyon kameraları önünde dağıtarak yoksulların onuruyla oynarken yardımın reklamını yapanlar.
Bu ülkenin aydınları olarak bize düşen gerçek hayırseverleri saptayarak tarihe not düşmektir.
İslam dini de yardımlaşmaya büyük önem vermiştir.
Kuran’da infakı buyuran ayet 72 yerde, namazı buyuran ayet 32 yerde, orucu ve haccı buyuran ayet 2 yerdedir.
Bu bağlamda bakıldığında İslam’ın yardımlaşmaya çok önem verdiği anlaşılır.
Eğer tüm Müslümanlar, özellikle de varlık sahipleri servetlerinin sadece bekçiliğini yaptıklarının bilincinde olsalar İslam dünyası dilenci işgalinden kurtulur.
Hiçbir ibadet günahları örtmez.
İbadet günahları karşılamak için değildir.
Yoksul insanlar açlıktan kıvranır ya da en temel ihtiyaçlarını karşılayamazken refah içinde şımarıkça yaşamanın bir bedeli vardır.
Öteki dünya denilen ölüm sonrasında insanlar ibadetleri ile değil yaptıkları hayırları ile değerlendirilecektir.
75 yıllık hayatımda Yahudi, Rum, Ermeni dilenciye rastlamadım.
Bu utanç İslam’ın değildir ama kuşkusuz Müslümanlarındır.
Coşkun Karabaşoğlu Müslümanları işte bu utançtan kurtarmak için payına düşeni yapmaktadır.
Kıbrıs’taki The SAVOY otelinin de sahibi ve işletmecisi hayırsever insan örneğini bu yazımla geleceğe taşıdığım için gurur duyuyorum.
Amacım elbette onun sevabına ortak olmak değildir.
Toplumun böyle önemli değerleri bilmesi ve tanıması gerekir.
Eğer Coşkun Karabaşoğlu gibileri çoğalırsa dünyadaki dilenci sayısının neredeyse tamamının içinden çıktığı Müslümanların da onurları kurtulur.
Başka insanları düşünerek yaşama erdemini gösteren bu güzel insana yaptıkları için insanlık adına saygılarımı sunuyorum.
|