Tarikatlarla ilgili yazılarım bazılarının tepkilerine neden oluyor.
Bunların adlarını yazarak yanıt vermem için tepkilerinin maddi temellerinin olması ve içlerinde terbiye unsurunun bulunması gerekir.
Ben kural olarak terbiyesizlerle, ahlaksızlarla, aptallarla ve yalakalarla tartışmam.
Fakat bunların rezilliklerini yazmaktan da çekinmem.
Medya devleriyle koşullarımızın eşit olmadığının farkındayım.
Uzaktan kumandalı roketlerin uçuştuğu meydanda bizler kılıç-kalkan, ok ve yayla savaşıyoruz.Bir savaş alanındayız.Biz bu alanda tarafsız bölgede değiliz.
Cumhuriyetin, laik yaşam biçiminin, özgürlüklerin, ulusal bağımsızlığın
hukuk üstünlüğünün, çağdaş yaşamın yanındayız.
Üstelik bunların varlığını parça parça değil bir bütün olarak istiyoruz.
Tarikatların büyük bölümü ise karşımızda yer alıyor.
Devleti ve halkın yaşamını din eksenine oturtmaya çalışıyorlar.
Bu kadarla da kalmıyorlar.Arkalarına Tanrı’yı, ellerine Kuran'ı, başlarına sarığı alarak halkın emeğini sömürüyor, onu dolandırıyorlar.
İnsanlar yaşamak için büyük zorluklarla para kazanırken, tarikatçılar din omurgalı şirketlerle, şarlatan ve sahtekar şeyhlerle çarptıkları milyonları havuzlu villalarda yeme yarışındalar. Bu rezilliklerin arkasında, yanında ve ortasında tarikatlar bulunuyor.Din adına halkı dolandırmanın İslam'ın neresinde çıkarıldığını soranlara
da hakaret dolu tepkilerle karşı çıkılıyor.
Bir Müslüman’ın örnek alacağı kişi İslam’ın Peygamberidir.
Onun davranışları ve yaşam biçimidir.
Müslümanları soyarak, dolandırarak zenginlik kazananların bu davranışları
peygamberin yaşamıyla örtüşüyor mu ?
Bazı tarikatları neden eleştirdiğimi eleştirenlere soruyorum:
- Mevlevilikten kimsenin şikayeti var mı?
Bir Mevlevi'nin Allah veya Mevlana adına halktan para topladığını, şirket
kurarak birilerini dolandırdığını duyan oldu mu?Mevleviler cumhuriyetle, laik yaşam biçimi ve devletle kavga ediyorlar mı?
Tarikat için," Allah’a giden yoldur "diyenlerin önce o yolun dolandırıcılıktan
geçmediğini bilmeleri gerekir.
Bazıları kızsa da, hakaret ve küfür dolu tepkilerle karşıma çıksalar da, onları ciddiye almayı düşünmüyorum. Patronları, şeyhleri karşıma çıkamazlar.
Etlerini sıyırdıkları kemikleri yalamaları için önlerin attıkları aportları havlarlar ki,
eğer doğru ad ve adres verme yürekliliğini gösterirlerse,onlara da Aziz Nesin'in
İT ÜRÜR KERVAN YÜRÜR kitabını armağan olarak yollarım.
Alman Mahkemesinde mahkum olanlar yurt dışında çalışan insanlarımızı dolandırdılar. Türkiye’de insanları Tanrı adına dolandırmak şerefsizliktir.
Gurbette ekmek parası için çalışan insanlarımızı dolandırmak şerefsizliğin karesidir.
Bu yazdıklarımdan birilerinin utanması için, onlarda ar, namus, şeref, iman,
inanç, Allah sevgisi bulunması gerekir.
Tarikatlar, cemaatler tüzel kişilik değillerdir.
10 kişi bir araya gelerek bir tüzük hazırlayıp “tarikat” kurmak için valiliğe başvurmazlar.Bilgileri ve birikimleri ile toplum içinde öne çıkanlar, halkı aydınlatma
görevini üzerlerine almışlar ve tarikatlar ortaya çıkmıştır.
İnsanları doğru yolda aydınlatma ile sınırlı kalmaları kaydıyla zararları da yoktur.
Nedir ki tarikatların bir bölümü uzun süredir “soygun çetelerine” dönüştü.
Soygunlarını da Tanrı’yı kullanarak yapıyorlar.
İşte bunlarla kavgam ölene kadar sürecektir.
Her yanlarından yalan fışkıran tarikatların Tanrıya inandığını söylemek Tanrı’ya hakarettir.
|