Ülkemizdeki mahkemelerde yargıcın oturduğu yerin tam arkasında kocaman harflerle “adalet mülkün temelidir” yazar.
Bu cümle Halife Ömer tarafından söylenmiş olup kendisi adaletin simgesi olarak gösterilir.
Bu cümlenin içeriği çok tartışma götürür.
Çünkü mülkün temelinde kan, göz yaşı, ölüm, talan, zulüm, işgal, istila ve akla gelebilecek her türlü şiddet vardır.
İnsanlığın var olmasından bu yana inanlar iki şey için birbirlerini boğazlamışlardır.
Mülkiyet ve din…
İşin tuhaf yanı ise , zorbalıkla alınan mülkiyet kimsenin elinde kalmamıştır.
Dünyaya çok fazla açılırsak başımız dönebilir.
Sadece Anadolu’da kurulan devlet sayısı ile yıkılan devlet sayısı kanlı manzara için yeterlidir.
Din şu anda konumuz dışında olduğu için ayırıyorum.
Ancak 10 bin yılda din adına öldürülen insan sayısının bir milyar olduğunu da yazmadan geçmeyeceğim.
Adalet ise her zaman herkes için gereklidir.
CHP Genel Başkanı adalet yürüyüşü başlattığı zaman destekleyen de oldu karşı çıkan da.
Özellikle AKP kanadı ve bu partinin beslemeleri şiddetle karşı çıktılar.
Yürüyüşe katılanlara terörist, fetöcü, PKK’lı diyenler çıktı.
İnsan önce döner partisinin adına bakar.
AK Parti adına öylesine yapıştılar ki, gerçek adlarını unuttular.
Tüm unutanlar için yazıyorum, iktidardaki partinin tam adı :
ADALET VE KALKINMA PARTİSİ’dir.
Partinin adı böyledir de yürüyüş boyunca bir parti yetkilisi çıkıp da “ bu ülkede adalet vardır, siz neden yürüyorsunuz” diyememiştir.
Recep Tayyip Erdoğan’ın okuduğu şiirin içinden cımbızla kelimeler çekilerek mahkum edilmesi ve bu mahkumiyetin ışık hızı ile Yargıtay’dan onaylanması adaletsizliktir de, yaşamını firavun ile mücadeleye adamış gazetecilerin fetöcülükten aylarca tutuklu kalmaları adalet midir?
Bir ülkede adaletsizlik sopasının ucu sivriltildi mi kime ne zaman batacağı hiç belli olmaz.
Bunun en güzel örneğini son günlerde AKP milletvekili yaşayıverdi.
AKP Antalya Milletvekili Hüseyin Samani’nin kızı fetö bağlantısı gerekçesiyle kamudan atılmış.
AKP milletvekili de fetyat figan içinde konuşuyor.
Kızımın hiç suçu yok, diyor.
Araç alacaktı bir günlüğüne Bank Asya’ya para yatırmıştı, diyor.
Bundan başka kızımı suçlayacak bir şey yok, diyor.
Ben de buradan diyorum ki, Bank Asya’ya elektrik veya su parası yatıranlar işlerinden atılırken sen ne yaptın?
Aynı bankadan milyonlarca dolar kredi tokatlayanlar televizyonlarda yavşaklık ederken hangi tepkiyi gösterdin?
Geçen yıl 1700 iyi yetişmiş emniyet müdürü firavun yandaşlarının işine gelmediği için zorla emekli yapıldılar. Bu konu çok kez yazıldı, sen bunlar için hangi girişimde bulundun?
Adaletin kestiği parmak acımaz derler ama adaletsizliğin kopardığı kafalar için henüz bir söz bulunamadı.
Hiç suçları bulunmadığı halde işten atılanlar Yüksel Caddesi’nde oturma eylemi yaptılar.
Sizler milletvekili olarak bunları gidip dinlemek yerine , o insanların oradan kovulmasına ve caddenin o bölümünün polis bariyeri ile çevrilmesine göz yumdunuz.
Şu anda kitap okuyan kadın heykeli bariyer ve polis kuşatması altında.
Adaleti sadece kendiniz için istediğiniz zaman bunu adına zulüm denir.
Adında adalet bulunan bir partinin zulümle bağlantısı olamaz ve olmamalıdır.
Adalet toplum için çok önemli bir değerdir.
Adalet için söylenmiş çok güzel sözler vardır da ülkemizdeki durumun adaletsizlikle açıklanması oldukça zordur.
Yükseklerde dolaşmanın en kötü yanı, düşüldüğünde parçaların çöp küreğine süpürülmesidir.
Eğer anlamak isteyen varsa Ziya Paşa konuyu çok veciz bir biçimde yazmış.
“Zâlim yine bir zulme giriftâr olur âhir
Elbette olur ev yıkanın hânesi vîrân”
Karagöz de demiş ki:
Yıktın perdeyi eyledin viran, varıp sahibine haber vereyim heman…..
|