Son 30 yıldır bayramlar anlamlarını yitirdiler.
Eskiden bayramlar insanların birbirlerini görmeleri, dargınların barışmaları için bir ortam oluştururdu.
Uzun süredir “ insanların birbirlerinden kaçmaları “ için bir fırsat olarak görülüyor.
Bayramlar artık bayram olmaktan çıktı.
Bayramların bayramlıktan çıkması, insanları da insanlıktan uzaklaştırdı.
Kaba, saygısız, sevgisiz ve duygusuz bir toplum olma yolunda hızla ilerliyoruz.
Bayramlar insanları yakınlaştırır.
İnsanların yakınlaşması uluslaşma sürecinin vazgeçilmez parçasıdır. İneklerin bayramı yoktur.
Eşekler, ayılar, tavşanlar, fareler bayram kutlamazlar.
Hayvanlar dünyasında bayram kutlandığı görülmemiştir. Hayvanları uluslaştıran bir süreç yaşanmaz.
Bayramlar insanlara özgüdür.
En ilkel kabilelerden, uygar toplumlara kadar bayramlar hayatın bir parçasıdır.
Dinsel bayramlar, ulusal bayramlar, doğa bayramları binlerce
yıldır insanların yaşamlarına renk katarlar.
Bizim bayram dediklerimize başka toplumlar “şenlik” adını vermişlerdir.
Adı ister bayram, ister şenlik olsun amaç insanların eğlenmesidir..
Türkiye’de toplum hızla değişiyor.
Nedir ki, bu değişim olumlu yönde gelişmiyor.
Teknolojiyi kullanmak bir gelişmedir ama eğer bu süreçte
insani değerlerde aşınma meydana geliyorsa ilerlemenin yerini “yerinde sayma” alır.
Robotlar teknolojiyi insanlardan daha iyi kullanırlar ama,
onların da aynı hayvanlar gibi bayramları, ya da şenlikleri yoktur.
Bayramların anlamlarını yitirmeye başlaması insanlıktan uzaklaşmanın bir göstergesidir.
50 yıl önce kutladığımız dinsel ve ulusal bayramları hatırladığımızda
bile içimizde tuhaf bir heyecan uyanıyor.
O günleri anlatmak için kelime bulmakta zorlanıyor insan.
O coşku anlatılamaz, ancak yaşanır.
O zamanlar bayramlarda kentlerin meydanları dolar, kurulan
bayram yerleri çocukların sesleriyle çınlardı.
Süslenmiş atlı arabalar çocukları gezdirirdi.
Ulusal bayramların da heyecanı kalmadı.
Bayramlar artık çalışmanın olmadığı sıradan tatil günlerine dönüştü.
Arada sıkışıp kalmış iş günleri bayramlara eklenerek insanların
evlerinden uzun süre kaçmaları için ortam hazırlanıyor.
Daha da kötüsü bayram ziyaretleri angaryaya dönüştü.
Sosyologlar bu alana el atmalılar.
Dil, ırk, inanç ortaklığı kadar önemli olan bayramların,
toplumsallaşmadaki katkısı üzerine araştırmalar yapılırsa ilginç sonuçlara ulaşılacaktır.
Çevremizde hızla artan saygısız, terbiyesiz, maganda sayısı ile
anlamsızlaşan bayramların ilişkisi alınacak önlemlere de yön verecektir.
Bizim kuşaklar “nerede o eski bayramlar” derken bazı dangalaklar
bunu alay konusu yapıyorlar.
Aynaya bakıldığında bir insan yüzü görmesi o kişinin insan olduğunu göstermez.
İnsanlık bir şeklin çok ötesindedir.
Davranışlar dizininden oluşan bir çekim merkezidir.
İnsan oğlunun doğurduğu her bebek insan olarak dünyaya gelir
ama çoğu kez insan olarak dünyadan ayrılmaz.
İnsan olarak ölmek istiyorsak bayramların anlamsızlaşmasına engel olalım.
Bayramlarımız, şenliklerimiz canlılığını ve heyecanını koruduğu kadar insanız.
Birbirimize saygı ve sevgi gösterdiğimiz kara insanız.
Başkaları ne düşünüyor bilemem ama ben çevremdeki değişimdeki gerilemeye
üzüntüyle bakıyorum.
Kimsenin duymayacağını, duysa da aldırmayacağını bile bile bayramlarımı geri istiyorum.