Ağustos sonlarında faceboook’da paylaştığım iki cümle çok yankılandı.
Çocukları dövmek onlara sövmek imansızlık göstergesidir .
Çocuk ve kadın dövenlerin son durağı cehennemdir.
Hemen bunların arkasından da şu cümleyi paylaştım:
Çocuklara kötü davrananlar Hz.Muhammed’in çocuklara nasıl yaklaştığını öğrensinler.
Bu paylaşımlarıma katılanlar ve beni kutlayanlar kadar da karşı çıkanlar oldu.
Dayak konusunda toplumda çok yaygın kullanılan atasözleri bulunmaktadır.
Bunlara dayanarak çocuk dövmek, kendi aklını kiraya verip başkasının aklıyla hareket etmektir.
İnsan hayatını kendi kalemiyle yazmalıdır.
Bunu yaparken de kalem kendi elinde olmalıdır.
Dayak cennetten çıkmadır.
Kızını dövmeyen dizini döver.
Kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.
Öğretmenin vurduğu yerde gül biter.
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir
tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
Atalarımızın bunları söylediğini ve dinlenilmesi gerektiğini de yazanlar çıktı.
“Dayak cennetten çıkmadır “ sözü nerden gelmiştir bilinmez ama yanlış bir çeviridir.
Aslı : “Dayak cennetten kovulmadır” olmalıdır.
Akıl sağlığı yerinde bir insan başta çocuk ve kadın olmak üzere başka canlılara şiddet uygulamaz. Uygulamamalıdır...
Çocuk kimsenin malı değildir. Anne ve baba buna dahildir.
Çocuk bir emanettir.
Tanrı tarafından insan soyunu sürdürmek için insanlara verilmiştir.
Emanete şiddet uygulanır mı?
Bir Müslüman için Peygamberin davranışı yol göstericidir ve uyulması gerekir.
Çocuklarına sövenler, onları sık sık dövenler ve bunları alışkanlık haline getirenler öncelikle bu konuda birkaç kitap okusunlar.
Hz.Muhammed’in yaşamını ve çocuklarla olan ilişkilerini öğrensinler.
Belki gerçeği öğrendikleri güne kadar yaptıklarından utanırlar.
Tanrı’nın tövbe kapısı her zaman açıktır.
İnsanın insana, hele hele güçsüze zulmü bağışlanamaz.
Çocuklara vurulan her tokat onların içindeki isyan, kin ve nefreti geliştirir.
Anne ve babadan nefret edilir mi?
Tanrının yarattığı ve emanet olarak verdiği canlıya şiddet uygulayan kişiler kim olursa olsunlar nefret oklarının hedefi olmayı hak ediyorlar.
Şiddetin gelişmekte olan çocuk beynine verdiği zararları da düşünürsek dayak bir terbiye aracı olmaktan çıkar.
Tanrı’nın verdiği emanete kötü davranmanın mutlaka bir bedeli olacağının da düşünülmesi gerekir.
Bu yazım bir aileyi bile çocuklarını dövmekten alıkoyarsa görevimi yapmış olmanın huzuru içinde ömrümü tamamlarım.
Yapılan yanlışları kendimiz düzeltemiyorsak, yanlış yapanları uyarmalıyız.
Peygamberin çocuklara nasıl davrandığına ilişkin bir örnek vereceğim :
“Bir gün cemaatle namaz esnasında Hz. Peygamber secdeye varır. Secde o kadar uzun sürer ki, arkasında namaz kılanlar ne olduğunu merak ederler. Olağan dışı bir şey olduğunu ya da vahiy geldiğini düşünürler. Namaz bittikten sonra sorarlar. Hz. Peygamber şöyle cevaplar: "Hüseyin secdeye vardığımda sırtıma çıktı. Evde sık sık bunu yaptığından , onu sırtımdan atamadım ve böylece secde uzun sürdü" buyurmuştur. (Buhari, Kitabu's-Salat, 52) “
Başka söze gerek var mı?
|