İslam dünyasında yiyecek, içecek, giyecek, yakacak sahtekarlıktan payına düşeni alıyor.
Kilosu 15 liraya sucuk olur mu?
Ulus halinde salkım salkım asılmış sucuklar 15 liradan satılıyor.
Hafta içinde yanılıp sordum:
“Bu sucukların içinde ne var” .Adam pişkinlikle karışık arsızlıkla yanıt verdi:
“Ne bileyim, sucuğu ben yapmadım ki”.
İnsan sağlığına zararlı bir maddeyi yapmak suç olduğu gibi satmak da suçtur.
Belediye sağlık, veteriner ve zabıtaları ne iş yaparlar?
Bir zamanlar veteriner, iktisat müfettişi, sağlık memuru ve zabıta birlikte denetime çıkardı.
Halk yalakalığı yapacağız diye halkın sağlığı ile oynanıyor.
Altındağ Belediye Başkanı Ulus Haline gidecek, içeride iki tur atacak ve alıp kendi evine götürmeyeceği yiyecekleri sattırmayacak.
Her türlü tüketim maddelerindeki sahtekarlık alışkanlık yapmış olacak ki, ibadetler de payına düşeni almaya başladı.
Ülkemizde medya artık iyice müptezel duruma geldiği için iktidara yalakalık yapmaktan haberciliğe zaman bulamıyor.
Sahtekarlıkla Umre’ye gitmek manşet haberidir ama alçakların alçakları koruma ve kollama iç güdüsü vardır.
Sahte kartla Umre haberini ancak cımbızla yakalayabiliyoruz.
Haber şöyle:
“Diyanet İşleri Başkanlığı verilerine göre 2017 yılının umre döneminde 325 bin kişi Diyanet Umre Kartı'nı kullanarak umreye gitti. Ancak Suudi Arabistan Hac Bakanlığı verilerine göre ise Türkiye'den umreye gidenlerin sayısı 342 bin.
Suudi Arabistan verileriyle Diyanet İşleri Başkanlığı verileri karşılaştırıldığında 17 bin kişinin umreye kaçak ya da sahte kartla gittiği görülüyor.
Söz konusu 17 bin kişinin kaçak yollarla nasıl umreye gittiği ise şimdilik belli değil.
Haber Türk'ten Nihat Uludağ'ın haberine göre kayıt dışı umreye gidenlerin Diyanet İşleri'ne faturası 3 milyon TL. Vergi açığı ise 170 bin TL.
Hac Umre Seyahat Acenteleri Derneği Başkanı Mehmet Uzuner, kayıt dışı hacıların kaza, hastalık ve vefat durumunda sigortaları yapılmadığı için hiçbir haklarının olmadığı ve böyle bir aksilikle karşılaştıkları zaman mağdur olacaklarını belirtiyor.”
Öncelikle bu haberi yazan ve yayımlayanlara teşekkür ediyorum.
Çünkü bu haber sahtekarlığın ibadetlere de girdiğini göstermektedir.
Sahte belgeyle domates satmayı, araç kaçırmayı, et satmayı anlamak kolaydır da , aynı yolla ibadet yapmak ve bundan sevap kazanacağını sanmak için su katılmamış ahmak olmak gerekir.
Müslümanlığı kimseye bırakmayan Firavun cemaati, her türlü sınav sorularını çalarak okullara girdi, memur oldu, doktora yaptı.
Bir yandan kul hakkı yemek günahtır diye konuşurken öte yandan gençlerin ekmeklerini çaldılar.
15 Temmuz isyanı patlamasaydı şimdi hepsi işlerine devam edecek ve hırsızlık yoluyla kazandıkları maaşlarını yemeyi sürdüreceklerdi..
Hırsızlık ve sahtekarlık hızla meşrulaşma yolunda ilerliyor.
Ancak bu işler için yasal kılıf yetmez.
Bunca şıh, cemaat önderi, cennete vize veren sarıklı, cübbeli var.
Tanrıdan başkasına secde edilmez ve önünde eğilinmez ama insanlar bunların ayaklarını öpüyor, eteklerini yalıyorlar.
Bunca insan yanılıyor olamaz.
Cemaat ve tarikat önderleri bu insanlara bir katkıda bulunsunlar.
Çünkü her dediklerini yaptırıyorlar.
İşin meşruluk kısmını siyasetçilere bıraksınlar ve inanç yolundaki engeli kaldırsınlar.
Sahtekarlığı ve hırsızlığı imanın şartları arasına eklesinler.
Onca emek harcayıp sahte kartla Umre’ye giden müminler bunu hak ediyorlar..
|