Dünya hızla değişiyor.
Bir zamanlar ABD-SSCB merkezliyken, emperyalizmin toplu saldırısına
dayanamayan , kendi içerisindeki tutarsızlıkların da, üstesinden gelemeyen SSCB'nin çökmesiyle ABD merkezli kalan dünya tekrar çok merkezliliğe kanat açıyor.
Rusya Federasyonu Putin'in önderliðinde hızla devleşiyor.
Çin'in başını çektiği Uzakdoğu dünyanın geleceğine ağırlığını koymaya hazırlanıyor.
Avrupa birliği çatırdıyor.
Kolay yıkılmaz ama epeyce çatlak oluşur.
Biz içine dalmaya çok çabalıyoruz ama bir sabah uyandığımızda karşımıza
suları boşaltılmış bir havuz çıkabilir.
Bu iş tam bizim balıklama atladığımız şafağa rastlarsa havuzun beton
dibine kafadan çakılabiliriz.
Dünya değişirken biz ayak uyduramıyoruz.
"Diplomatlık" kültüründen nasibini almamış kişlerle dünya gündemi izlenmeye çalışarak çok zaman yitirdik.
Kendi yaşamsal sorunlarına çözüm aramayan, aramadığı için de bulamayan
bir ülke, değişen dünyada "seyirci" olmaktan öteye geçemez.
Biz Osmanlının torunlarıyız.
Cumhuriyetin de çocuklarıyız.
Geçmişimizde 600 yıllık bir imparatorluk bulunuyor.
Cumhuriyeti kuranlar işte bu imparatorluğun generalleri, bürokratları ve halkıydı.
Atatürk'ün öldüğü güne kadar cumhuriyeti yaşatan ve yüceltenler de
yeni rejimin erdemine inanmış Osmanlılardı.
En çarpıcı örnek ordunun başıdaki kişiydi.
3 Ağustos 1921’den 12 Ocak 1944 tarihine kadar 23 yıl Genel Kurmay Başkanlığı yapan
Mareşal Fevzi Çakmak Anadolu ihtilaline katılmadan önce 24 Aralık 1918 ile
14 Mayıs 1919 tarihleri arasında Osmanlı İmparatorluğunun Genel Kurmay Başkanı’ydı.
Cumhuriyetin en parlak dönemi olan 1923-1938 yılları arasında görev
alanların tümü daha önce Osmanlı'ya hizmet etmişlerdi.
"On yılda her savaştan açık alınla çıkanlar" ne yazıkki cumhuriyeti ve ülkeyi
daha ilerilere alıp götürecek kadroları yetiştiremediler.
Yetişenler de gericilerin ellerinde ziyan edildi.
Cumhuriyet çocukları eski Osmanlılar kadar başarılı olamadılar.
Sonuçta Mustafa Kemal önderliğine kurulan bağımsız Türk devleti her
yanından zincirlenmiş, ısınması bile komşularının insafına kalmış,
85 milyonluk hareketsiz bir kütle haline dönüştürüldü.
Bir AKP Milletvekili, halkı türban masalıyla uyutmalarının ardından 2008’de::
- Millet Meclisi zincirlerini kırdı, buyurmuştu..
O zincirleri kadınlara kendileri takmışlardı.
İnsanın kendi taktığı zincirleri kırması "sosyal mastubasyondan" ileri bir gelişme değildir.
Kaldı ki Müslüman örtüsü diye dayatıp kadınların başlarına sardıkları turban Fransızcadır.
Baş bağlatarak zincir kırılmaz. Zincir kırmak için yaratıcı ve üretici beyinler gerekidir.
ABD'nin, NATO'nun, AB'nin taktığı zincirleri kırmaya yürekleri yetiyor mu ?
Bırakın kırmayı sözünü bile ettikleri anda tepetakla olurlar.
Ülkeyi işgalden kurtaran, salatanatı tarihe gömen, cumhuriyeti kuran
Osmanlı var ya, işte onlar günümüz gericilerinden 100 yıl daha ilerdeydi.
Dünyayı kitap gibi okumuşlardı.
Gericilik o kadar kolay değildir.
Sahtekarlık ve şarlatanlıkla, bolca yalanla,insanların inançlarını oyuncak yaparak gerici olunamaz.
Gericiliğin kendine özgü taktiği, stratejisi vardır.
Gericilik yetenek ister, yürek ister, cesaret ister.
Bazen bakıyorum da bazılarının neci olduğunu anlayamıyorum.
Sadece çok gürültü çıkarıyorlar ki, buda doğaldır.
Yerine sayanlar yürüyenlerden çok gürültü ederler..
|