Gaflar kraliçesi Pembe Tansu Çiller, yeni bir gafla gündeme geldi.
AKP’nin Kumkapı mitingine katıldı.Kendini anımsatmak için başka bir yol bulamaması çok tuhaf geldi. Örneğin: 15 Temmuz Şehitler Köprüsünden Boğazın serin sularına atlayabilirdi.
Çiller kendisini anımsatınca ben de eski defterleri karıştırdım ve karşıma İstanbul Bankası çıktı. Bakın şu Tanrı’nın işine….
İstanbul Bankası battığında doğanlar 43 yaşına geldiler. İçlerinde erkek olanlar, askerliklerini bitirip evlerine döndüler.Gençler, anne- baba, baba ve anneler dede ya da nine oldular. Çalışanlar erken emeklilikten yararlanıp emekli oldular.
Dünya haritası yeniden çizildi. Sovyetler Birliği tarihe gömüldü. Berlin duvarı yıkıldı.
Yugoslavya ve Çekoslavakya’dan yeni devletler doğdu.
Nedense, 4 Şubat 1985 tarihinde başlayan “batık İstanbul Bankası” davası sonuçlanamadı.
Banka 24 Ekim 1983 tarihinde Bakanlar Kurulu kararıyla tüm aktif ve pasifleriyle Ziraat Bankasına devredildi. 1983 devir bilanço zararı günümüz parasıyla 314 milyon dolar.
Bankanın zararı, genel müdürleri, yönetim kurulu üyeleri, muhasebe müdürleri, kredi verilen şirketler biliniyor ama 43 yıldır dava sonuçlanamıyor.
Bankalar yeminli murakıbı Mustafa Tosun, bankaya el konulmasından 10 ay önce hazırladığı raporda; Özer Çiller ile Mete Hasoğlu’nun ortaklaşa kurdukları 7 şirkete 2 milyar 125 milyon lira usulsüz kredi verildiğini yazmıştı.
Bilirkişiler son 20 yıldır 55 önemli belgeye ulaşamamışlar.Mahkeme bürokratlara belgeleri bulmaları için yazılar yolluyor.
“ Arşivimizi su bastı, dosyalar SEKA’ya gönderildi gibi abuk yanıtlar alınıyor.
Mahkeme sormuyor mu ; “ Su bastığında itfaiye çağrıldı mı ? İtfaiyenin su boşaltma tutanakları var mı ?Hasar saptama tutanakları düzenlendi mi ? “
Böyle önemli belgelerin su basacak yerlerde saklanması da ayrı bir densizlik değil midir?
Dağ başında mıyız ? Bankayı batırıyorlar, belgeleri uçuruyorlar, yedikleri yanlarına kalıyor.
Bütün bunların bedeli de halka ödettiriliyor.
Eğer su basmasına ilişkin itfaiye ve polis tutanakları yoksa belgeler bilinçli olarak yok edilmiştir. Basarlar hortumla suyu. İki gün bekletirler. Belgeler iyice hamur olunca SEKA’ya yollarlar. Geciken adalet çok tehlikelidir.
Katilleri ümitlendirir, soyguncuya güven aşılar.Mahkemelerin neler yapacağını biz öğretecek değiliz. Banka evrakı su sarnıcında saklanmaz.
Batırılmış bir bankanın evrakı özenle korunur .
İstanbul Bankası’nın tüm evrakı, banka aktif ve pasifleriyle Ziraat Bankası’na devredildiğinde güvenli bir yere konulmalıydı. Su basamayacak, ateş ulaşamayacak bir yere… Mahkeme İstanbul Bankası evrakının teslim edildiği kişileri tutuklamaya başlasa halkın nasıl kazıklandığını öğreniriz.
Olayın daha utanç verici yanı var :
İstanbul Bankası davası ile ilgili sonuçlanmış dosyalar bulunamıyor.
Bankacıların ceza davalarına bakan İstanbul ve Ankara 8.Asliye Ceza Mahkemelerine ait dosyalar kanatlanıp uçmuşlar.
2005 yılında dosyalar bulunamıyordu.2018 yılındayız.İstanbul Bankası davaları ne durumdalar ?1983 yılındaki zararı yaratanlar bu paraları 26 yıllık faiziyle ödemeliler.
Medya bu konuyla ilgilenmiyor.
Gazetecilik çoktan bitti. Artık iş adamları medyada at koşturuyor.
Özer Çiller’i sorgulamak bir yana “saf sevgiye ulaşıp insanları kurtardığı” saçmalığı pompalanıyor.Yakında “evliya” olduğu bile ortaya atılır.
Bu yazım 1 Eylül 2009’da o günün koşullarına göre yayımlanmıştı.
Köşe yazıları yayımlandığı sabah Başbakan, Maliye Bakanı, İçişleri Bakanı ve Adalet Bakanının önlerine gider. Basın danışmanları bazı yazıları özellikle işaretleyerek bakanın okumasını sağlarlar.
İstanbul Bankası soygunu zamanı gelince Çiller ailesi için kullanılmak üzere bir kenarda mı bekletiliyor, yoksa unutuldu mu?
Ben cezadan, paraların geri alınmasından çoktan vazgeçtim:
Özer Çiller’e ne zaman devlete hizmet madalyası takılacak.?
|