Yasalarımız, kurallarımız, hukuk düzenimiz ve güvenlik güçlerimiz insan yaşamını korumaya yetmiyor.
Kadının biri başını vurması gereken her yeri neredeyse taciz ediyor.
- Beni öldürecek, diye çığlıklar atıyor.
Yanlışlıkla yetkili olmuş kişiler ;
- Yok canım olur mu öyle şey, diyorlar.
Hatta birde atasözü patlatıyorlar ;
- Isıracak köpek dişini göstermez.
Atalarımızdan hangi salak bunu söylediyse, ya hayatında hiç köpek görmemiş, ya da köpeğin nasıl ısırdığını bilmiyor.
Bir de köpeklerin bu atasözünü bilmediklerini kimse bilmiyor.
Sonuçta adam gidip kadının evinin kapısında kalbinden bıçaklıyor.
Ne yazık ki kadın öldüğü için ;
- Ulan ben size adam beni öldürecek demedim mi, deme olanağı hiç yok.
Ülkemizde insan en değersiz kalemler arasında.
13-14 yaşında kızlara evlilik kılıfına sokularak nasıl tecavüz edildiğini geçen günlerde yazmıştım.
Kimseden ses çıkmadı.
İnsanlarına değer vermeyen, onları koruyamayan bir sistem doğayı ve çevreyi koruyabilir mi?
Koruyamıyor, korumuyor, korumayacak....
Kimsenin de çevreyle falan ilgilendiği yok.
Bir avuç insanın uğraşı ise bazı dangalakların alay konusu oluyor.
Oysa bilmiyorlar ki iyice kirlettikten sonra geberip gittiklerinde, üstünde yaşadığımız dünyada, içinde yaşadığımız ülkede, çocukları ve torunları yaşamlarını sürdürmek zorunda kalacaklar.
TCK da çevreyle ilgili etkili maddeler bulunuyor.
Madde 181 : İlgili kanunlarda belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde atık ve atıkları, toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Çevreyi kirletip zehirlediği için ceza alan birini duydunuz mu ?
Dereler, çaylar, ırmaklar, göller ve körfezler savcılığa " bizi kirletiyorlar " diye dilekçe veremedikleri için hunharca kirletiliyorlar.
Irmaklarda , göllerde balıklar ölüyor.
Onlar da şikayet dilekçesi veremedikleri için bu cinayetler sürüyor.
Öldürüleceğini söyleyerek dilekçe veren kadını da kimse dinlemiyor.
O zaman hukuk neden var diye soracağım ama, hukuk yok ki.
Eskiden ne hukuklar vardı diyen zevzeklere kapak olması içine yazayım.
Bu ülke de eskiden de hukuk yoktu….
Türk Ceza Yasası, adliyeler, yargıçlar, savcılar, güvenlik güçleri insanların, doğanın ve çevrenin öldürülmesine engel olamıyorlarsa kendi varlıklarını sorgulamalıdırlar.
Bakın bulunduğunuz çevreye ve 50 yıl önceki durumunu düşünün.
Kesilen ağaçları, lağım kanalına dönüşen çayları, zehirli sıvıya dönüşen gölleri, ayağınızı bile sokmaktan tiksinti duyduğunuz denizleri hangi yüzle çocuklarımıza bırakacağız.
İnsana değer verilmeyen bir toplumda çevreyle ilgili yazmam çok akıllıca değil ama
kuyuya atılan taşı çıkarmaya çalışanlardan bir olmak bana onur veriyor.
Yeryüzünde çevresini bozan ve kirleten tek canlı insandır.
Birine kızdığımızda “ ayı” deriz ama ayılar ormanı kirletmezler.
Hatta hayvanların çoğu dünyayı temizlemek için vardırlar.
Örneğin, akbabalar leş yerler..
Neredeyse tüm inanlığı doyuran balıklar denizi kirletmezler.
Kirletmek insan işidir.
O kadar insan işidir ki, aptalca bir reklamla bu iş desteklenir.
Bir reklamda “ kirlenmek güzeldir” deniyor.
Ben de çüşşş diyeceğim ama, eşeklere saygısızlık etmek istemiyorum.
|