Medeniyetle birlikte yaşamımız inanılması güç bir kavram kargaşasına yuvarlandı.
Teknoloji gelişirken insani duygular ağır yara aldı.
Yaşam çevresinde de hızlı değişmeler oldu.
Bahçeli evler yerlerini apartmanlara bıraktı.
Çok katlı yapılar önce komşuluğu sonra da insanlığı öldürdü.
İnsanlar arasında önce aralıklar sonra uçurumlar oluştu.
Yeni yapılaşma bazı gelenekleri de önce aşındırdı sonra yok etti.
Bayramlar da bu yeni yapılaşmayla birlikte kaçış günlerine dönüştü.
Artık insanlar bayramlarda kimseye gitmek istemedikleri gibi
birilerinin de onlara gelmesini istemiyorlar.
Bayramda bir yere gitmedikleri halde perdelerini kapatarak evde yokmuş
numarası yapanları da gördük.
Oysa komşuluk, hısımlık, akrabalık önemlidir.
Değişim içinde gelişme olmadığı zaman anlamsızlaşır.
Gelişme olmayınca değişim yaşamı yozlaştırır.
Özellikle insan ilişkileri bundan büyük yara alır.
Dostluk, arkadaşlık, aşk değerli ve önemli kavramlardır.
Ara sıra buluşup bir yerde çay içmeyi ya da bir şeyler yemeyi dostluk sanan ve bunun lütuf olduğunu övünerek söyleyenler zavallı bile değillerdir.
Hiçbir şey vermeden sadece almanın, karşıdakini kullanmak olduğunu anlayamazlar,
ya da anlarlar ama işlerine gelmez.
Öyle insanlarla karşılaşırsınız ki, kendilerine yakın duran, her hangi nedenle yardımcı olmuş veya her destek vermiş herkese bir kazık atmışlardır.
Bunlar öylesine nankör ve alçaktırlar ki, dostluk ağızlarında sakız gibidir.
Dostluğun sözlük anlamından bile habersizdirler.
Böylelerinin gözlerinin içine bakarak şöyle haykırmak isterim:
Dostluk ağızda sakız olmayacak kadar kutsal, rastgele kullanılmayacak kadar önemli bir kavramdır.
Günah olmayacak kadar masum, köle olmayacak kadar özgür, ulaşılamayacak kadar derin, unutulmayacak kadar güzel, alınan soluk kadar yakın, hayat teslim edilecek kadar güvenli,
sadece ender insanlarla yaşanacak kadar özeldir.
Ruhun başka bir ruhla buluşmasıdır.
Aynı bedende birden fazla insanın yaşamasıdır.
Ayırdığım zaman kadar bana zaman ayırmayanı, adım attığım kadar bana gelmeyeni,
zor zamanlarımda yanımda olmayanı, verdiğim değer kadar bana değer vermeyeni,
sevinçlerimi ve üzüntülerimi benimle paylaşmayanı, sıkıntılı günlerimde aramayanı istemiyorum.
Böyle sevgiyi, böyle sevgiliyi, böyle dostu, böyle dostluğu,böyle arkadaşı, böyle arkadaşlığı sonuna kadar reddediyorum.
Kimle gülüyorsanız gidin onlarla ağlayın…
Kapım gibi kalbimi de sizlere kapattım.
Yolunuz da, yüzünüz de, varlığınız da, sesiniz de benden uzak olsun.
Adınızı duymak, sesinizi işitmek, yüzünüzü görmek istemiyorum.
İlaçlarda olduğu gibi sizin de yan etkileriniz var.
İnsanın kalbini yaralıyor, insanlığını kullanıyor, ruhunu zedeliyorsunuz.
Açtığınız yaralar sürekli kanıyor ve onarılamıyor
İnsan gibi görünerek çevrenizi aldatıyorsunuz.
Fiziksel olarak yaşamanız beni ilgilendirmiyor.
Sizi öldürdüm ve gönlümdeki mezarlığa gömdüm.
Sizin yokluğunuz varlığınızdan daha çok huzur verir..
Bunları söylemek isteyen çok kişi vardır.
Bazı şeyleri söylemek çok zordur.
Kandırıldığımızı, oyalandığımızı bildiğimiz halde susmayı yeğleriz.
Neden böyle davrandığımız kendime çok sormuşumdur.
Yanıtını bulamadım.
Mantıklı bir yanıt bulan olursa bana yazabilir.
Burada yayımlarım.
|