İnternet’te gezinirken sevgili arkadaşım Sema Manduz’un bir paylaşımını gördüm.
Sema Manduz çok yetenekli ve donanımlı bir gazetecidir.
Paylaştığı çok özel ve önemli bilgiyi hiç değiştirmeden aldım.
Paylaşım şöyle:
“Devlet, Türkiye'deki Soros ekibini tasfiye kararı aldı.
Osman Kavala ve bugün gözaltı kararı verilen 20 kişilik ekip, Soros'un Türkiye'deki etik ajanları.STK yapılanması adı altında Türkiye'deki kaos hareketlerini yönlendiriyorlardı.”
Türkiye ekonomisinin her gün biraz daha bataklığa saplanmasının nedenlerini Erdoğan’ın danışmanlarının ona anlatması gerekir.
Onlar ne yapıyorlar? Birini yazayım:
Kazakistan Büyük Elçiliğinde s düzenlenen etkinliğe iki Cumhurbaşkanlığı baş danışmanı geldi.
Birisi Yalçın Topçu. Ona bir sözüm yok. Aklı başında ve ne konuştuğunu biliyor.
Diğer ise kınalı saçlı kısa boylu oldukça kilolu bir kişi.
Çıktı bir konuşma yaptı ki evlere şenlik.
“ Sayın Cumhurbaşkanımızı Allah görevlendirdi”, diye başladı ve buna benzer biçimde devam etti.
Danışmanların görevi yağdanlık olmak değildir.
Cumhurbaşkanına, Türkiye, dünya, ülkede olan bitenler ve nelerin nasıl olması konusunda ışık tutacaklar. Kaç kez yazdığımı anımsamıyorum.
“Bu danışmanları ivedilikle kovması konusunda Erdoğan’ı uyardım.”
Kendisi Eyüp Lisesi mezunudur. Aynı liseden diploma aldık. Eyüp Liseli bir büyüğü olarak yazdıklarımı ciddiye alsaydı şimdi durum çok farklı olurdu.
Şimdi bazı konuları bir kez daha yazıyorum. Umarım kendisine ulaşır.
Türkiye’de ekonomiyi çok iyi bildiklerini söyleyerek öne çıkanların büyük çoğunluğu ABD ve batının gönüllü ajanlarıdır. Batı bir zamanlar silahla diz çöktüremediği Türkiye’yi ekonomik çembere alıp sıkıştırarak bölmeyi amaçlıyor.
Son umutları PKK da başarılı olamadı. Gördüler ki silahla Türkiye parçalanmıyor.
Soros uşakları için yapılanlar doğrudur ama gördüğüm kadarıyla yine hedef şaşırtılıyor.
Türkiye’nin başında Soros’tan daha büyük bir bela var.
ABD’nin sadık memuru Kemal Derviş’in yerleştirdiği kadrolar.
Elbette bunların baş koruyucusu Devlet Bahçeli.
Ecevit’in başbakan, Bahçeli’nin de yardımcı olduğu dönemde ülkemizi iki ihanet çemberi sıkı biçimde sarmıştı.
Fethullah Gülen kadrolaşması ve Kemal Derviş kadrolaşması.
Firavun ile yeterli olmasa bile hesaplaşılıyor görüntüsü var.
Kemal Derviş ihaneti ise konumunu sürdürüyor.
ABD yeminli memuru Kemal Derviş’in ülkemize dayattığı ve o günden beri uygulanan “ sıkı para politikası “ sonu felaketle bitecek bir ihanettir.
Uygulanmaya başladığından günümüze kadar on binlerce iş yeri kapanmış bir o kadarda fabrika kapısına kilit vurmuştur.
Sıkı para politikası üretimin ve refahın düşmanıdır. Piyasa ekonomisinin katilidir.
Ürünler olmayan parayla alınamaz. Alan olmayınca ürünler, raflarda, depolarda yığılır.
Ürün yığılınca fabrikalar yenilerini üretemezler ve üretim durur.
Üretim durunca fabrikalar , iş yerleri kapanır.
İşveren de çalışan da işsiz kalır.
Sayın cumhurbaşkanı hesap bilen birine, devletin gelir vergisi, KDV gibi vergi kalemlerinden yitirdiği parayı hesaplatıversin.
Ve giderek ihanete dönüşen özelleştirme.
Özelleştirmenin başlangıçtaki amacı “ zarar eden KİT’lerden devleti kurtarmaktı”
Bu amaç unutuldu ve devlete büyük katkısı olan KİT’ler peşpeşe satıldı.
Sonuç son aylarda yaşandı. Türk parası hızla değer yitirdi.
Dolardaki sözde yükseliş bizim ekonomimizin dayandığı temelden kaynaklandı.
Bu hastalıklı yükselişleri bundan sonra daha sık yaşayacağız.
Üretime dayanmayan ekonomi her türlü hastalığı kapmaya hazırdır.
Bir de gönüllü hainlerden oluşan hazır kuvvet var.
Dolar mı yükseldi, hep birlikte “ ülke batıyor “ diye bağırmaya başlıyorlar.
Bu gemi batarsa ilk geberecekler arasında kendileri var farkında değiller.
Danışmanlar yerlerinden korktukları için bu yazdıklarımız Erdoğan’a ulaşmıyor.
Ben yine de yazacağım:
“Sayın Erdoğan, Kemal Derviş memurlarından ve onun programından kurtulmazsanız bu ülke gerçekten batar. Çünkü o program Türkiye’yi batırmak için hazırlandı.”
|