Anayasa bir ülkenin hukuk çatısıdır.
Yasalar anayasaya, tüzükler yasalara, talimatnameler tüzüklere, genelgeler talimatnamelere, uygulamalar bunların tümüne aykırı olamaz.
Olmasına olamaz da, bir ülkede hukuk egemense olamaz.
Türk toplumu hukuktan öylesine uzaklarda ki, kendi uyguladığı çağ dışı yöntemleri “hak” sayıyor.
Kan davaları, imam nikahları, töre kepazelikleri, 13 yaşındaki kızların evlendirilmesi, toprak ağalığı, tarikat şeyhliği, cemaat soytarılığı çuvala sokulmaya çalışılan mızrak gibidir.
Bu nedenle de başta anayasa olmak üzere yasaların delinmedik yeri kalmamış “kevgire” dönmüşlerdir.
Turgut Özal yaşanan felaketin mimarıdır.
“Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” diyerek, delme eylemlerinin yolunu açmıştır.
Bir kere delinmekle bir şey olmaz ama “delik” açılır.
Delik pantolon almak istemeyiz.
Delik ayakkabıyı giymek bir yana kaldırır atarız.
Delik tencere kullanmayız, ateşi söndürür.
Delik su kabı işimize yaramaz.
Damı delik evde oturamayız.
Fakat delik Anayasa insanlarımızı ilgilendirmez.
Delinmiş yasalara aldırmayız.
Yasalarda açılan deliğin hayatımızda yapacağı tahribatları düşünmek aklımızın kıyısından geçmez.
1990’larda anayasanın namusunun ciddiye alınmaması günümüzde yüksek yargı kurumlarıyla iktidar arasındaki kavganın alt yapısını hazırlamıştır.
Turgut Özal, bir kere delinmenin zararsızlığını söylerken, delinmeyi garanti altına almak için Anayasa Mahkemesi’ne bir “DELİCİ” yerleştiriyor.
İktisatçı Haşim Kılıç….
Atatürk’ü anlayamayan ve anlamaları olasılığı da bulunmayan bazı şaşkınların ikinci Atatürk diye topluma yutturmaya çalıştıkları Özal yaşasaydı Anayasa Mahkemesini hukukçulardan biraz daha arındıracaktı.
Bir veteriner, bir eczacı, bir sigortacı, bir kimyager anayasa mahkemesi üyeliklerine eklenebilseydi delinme rutin hale gelecekti.
Araya Ahmet Necdet Sezer girince düzen bozuldu.
AKP yüksek yargıdan rahatsız.
Henüz dillendirmediler ama yakında şöyle bir cümle duyabiliriz.
“Şu anayasa mahkemesi olmasa ülkeyi ne güzel yöneteceğiz”
Erdoğan yargıyı yıpratmak, zayıflatmak ve güvenilirliğini ortadan kaldırarak gözden düşürmek için her fırsatı değerlendiriyor.
Hukuksuz devletin daha kolay yönetileceğini sanmak insan aklının sınırları dışındadır.
“TERÖR”, hukuksuzluğun piçidir.
Bir devlet hukuka saygılı olduğu sürece yaşar.
Ülkenin en yüksek yargı kuruluşunun başındaki kişi hukuk çeşmesinden su içmemiş olunca anayasada açılan deliklerin sayısı artar.
Kendi bedenlerine göre bir anayasa giysisi biçerek dikmek ve buna uymayı topluma da dayatmak çağdaşlıktan uzaklara düşmektir.
Siyaset yerel, hukuk evrenseldir.
Hukuk siyaseti dengeler ve adalete yaklaştırır.
Siyaset hukuku kendi çıkarı için kullanmaya çabalar.
Hukukçular insanlığa, iktisatçılar çıkarlara hizmet ederler.
Anayasa mahkemesine hukukçu olmayanların girmesine engel olunmalıdır.
AK Parti, CHP, MHP ile bu işler yürüyecek gibi görünmüyor.
Tümü yasaları delme eğilimindeler.
Terör, sadece silahlı eylem değildir..
|