Atatürk'ün Gençliğe Hitabı, adı verilen bir metin okulların ve resmi kurumların duvarlarını süsler.
Son bir ay içinde 100 kişiye sordum:
- Atatürk'ün Gençliğe Hitabı nereden alınmıştır? Üç kişi doğru yanıt verebildi.
Ne yazık ki biz millet olarak o seslenişi anlamadığımız gibi nereden alındığını da bilmiyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da toplanan ikinci kurultayında 36.5 saat devam eden ve altı gün süren NUTUK, Mustafa Kemal tarafından okunmuştur.
Nutuk Türk Devrim tarihi için birinci elden ve önemli kaynakların başında gelir.
83 yılda bu önemli yapıta bir ŞERH yazılamaması Cumhuriyetin önemli sıkıntılarından biridir.
Kurtuluş savaşında Mustafa Kemal ile birlikte emek harcayanlar, şerh yazmak yerine kendilerini öne çıkarmaya yönelik yergi içeren eleştirilerle yıldızlarını parlatmaya çalışmışlardır.
Ata'nın gençliğe seslenişi büyük nutkun son bölümünde yer alır.
Önemli geçiş paragrafları vardır ki, pek bilinmez. Ya da bilinmesi istenilmediği için gündeme getirilmez.
Mustafa Kemal diyor ki:
"Bu gün vasıl olduğumuz netice, asırlardan beri çekilen musibetlerin intibahı, bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu neticeyi Türk Gençliğine emanet ediyorum.
İşte buradan sonra "Ey Türk Gençliği" diye seslenilen bölüm başlar.
Seslenişin nereden alındığını bilmek yetmiyor, birde anlamak gerekiyor.
83 yıldır halkımız ve ülkeyi yönetenler bunu anlamamakta direniyorlar.
Biz Ata'nın seslenişini anlamadık ama ABD'nin Türkiye'yi karıştırma ve bölme komisyonu çok iyi anladı.
Ne demişti Mustafa Kemal ?
- Ey Türk Gençliği birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir…
Demek ki neymiş ?
Türk Gençliği cumhuriyeti ve bağımsızlığı sonuna dek koruyacakmış.
ABD'de işe gençlikten başladı.
Türkiye'deki gönüllü uşakları, sadık aportları eliyle gençliğin içine kışkırtıcı ajanlarını sokarak üçe böldü.
Ülkücü denilenlerle solcular birbirlerini vatan haini sanıp boğazlarken, şeriatçılar pusuda beklediler. Şimdi meydan da onlar var..
Kan dökme, bombalama, soygun ve öldürme işleri iyice olgunlaşınca, çürümesine izin verilmeden olmuşları toplamak üzere 12 Eylül cuntası, ülkenin ve gençliğin geleceğini iyice karartmak üzere duruma el koydu.
Kitaplar, daktilolar, teksir makineleri, gazete ve dergiler ekranlarda suç aleti olarak gösterildi.
Sapık katilleri cezaevlerinde krallar gibi yaşatanlar, Türkiye'nin daha iyi duruma gelmesi için çabalayan elliye yakın genci " asmayalım da besleyelim mi" diyerek, yaşlarına bile aldırmadan sehpalarda sallandırdılar.
Hem onlar mutlu oldu hem de ABD'deki efendileri.
Çoğumuz anlamadık ama ABD Mustafa KEMAL'in gençliğe seslenişini anladı ve gereğini de yaptı.
Gençliğin üzerinden silindir gibi geçildi, içindeki yurt sevgisi ateşi söndürüldü..
Duyarsız, duygusuz, yurtseverliği köşe dönmecilik sanan, saygısız, sevgisiz, bilgisiz, eğitimsiz ve ilkesiz 16-30 yaş gurubu ortalığı kapladı.
ABD Mustafa Kemal'i çok iyi anlamış...AB ülkeleri de….
Bir de biz anlayabilseydik….
|